%%PUAN%%
%%SONUC%%
Doğru Sayısı: %%SCORE%%
Yanlış Sayısı: %%WRONG_ANSWERS%%
Soru 1
Aşağıdakilerden hangisi, dış kanamalarda yapılacak ilk yardım uygulamalarındandır?
A
Uzuv kopması durumunda turnike uygulamaktan kaçınılması
B
Kanama durmazsa ikinci bir bez koyarak basıncın arttırılması
C
Kanayan yere en uzak basınç noktasına baskı uygulanması
D
Kanayan bölgenin kalp hizasının altına indirilmesi
1 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bir dış kanama ile karşılaşıldığında yapılması gereken doğru ilk yardım müdahalesinin hangisi olduğu sorgulanmaktadır. Dış kanamalarda temel amaç, kan kaybını en kısa sürede kontrol altına alarak yaralının hayati tehlike yaşamasını önlemektir. Şimdi seçenekleri tek tek inceleyerek doğru cevabı ve diğerlerinin neden yanlış olduğunu açıklayalım.

b) Kanama durmazsa ikinci bir bez koyarak basıncın arttırılması

Bu seçenek doğrudur. Dış kanamalarda ilk yapılması gereken şey, kanayan yaranın üzerine temiz bir bez veya gazlı bez yerleştirerek doğrudan ve sürekli basınç uygulamaktır. Eğer bu ilk bez kanla tamamen ıslanır ve kanama devam ederse, bu bez asla kaldırılmaz. Çünkü bezi kaldırmak, kanın pıhtılaşma sürecini bozarak kanamayı yeniden başlatır. Bunun yerine, ilk bezin üzerine ikinci bir temiz bez konularak basınç uygulamaya devam edilir ve basınç daha da artırılır. Bu yöntem, pıhtılaşmaya zaman tanır ve kanamayı etkili bir şekilde kontrol altına alır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • a) Uzuv kopması durumunda turnike uygulamaktan kaçınılması
    Bu ifade yanlıştır. Turnike (boğucu sargı), normal basınç yöntemleriyle durdurulamayan, hayatı tehdit eden şiddetli atardamar kanamalarında ve özellikle uzuv kopmalarında başvurulan son çaredir. Uzuv kopması gibi çok ciddi bir durumda kanamayı durdurmak hayati önem taşıdığından, turnike uygulamaktan kaçınmak değil, aksine doğru bir şekilde uygulamak gerekebilir. Bu nedenle bu seçenek hatalı bir ilk yardım bilgisidir.
  • c) Kanayan yere en uzak basınç noktasına baskı uygulanması
    Bu ifade yanlıştır. Doğrudan basınca rağmen durmayan kanamalarda, kanamanın olduğu bölgeye kan taşıyan atardamarın üzerine baskı uygulanır. Bu baskı, kan akışını yavaşlatmak için kanayan bölgeye en yakın ve kalp ile yara arasında kalan ana atardamar noktasına yapılmalıdır. Kanayan yere en uzak noktaya baskı yapmak kanamayı durdurmada etkisiz kalacaktır.
  • d) Kanayan bölgenin kalp hizasının altına indirilmesi
    Bu ifade yanlıştır. Kanayan bölge, eğer bir kol veya bacak ise, kanamayı yavaşlatmak için yer çekiminden faydalanılır. Bunun için kanayan uzuv, kalp seviyesinin üzerine kaldırılmalıdır. Bölgeyi kalp hizasının altına indirmek, kanın o bölgeye daha fazla hücum etmesine ve kanamanın şiddetinin artmasına neden olur. Bu, yapılması gerekenin tam tersidir.
Soru 2
Kalp-damar sisteminin yaşamsal organlara uygun oranda kanlanma yapamaması nedeniyle ortaya çıkan, tansiyon düşüklüğü ile seyreden ve ani gelişen dolaşım yetmezliğine - - - - denir. Bu ifadede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi yazılmalıdır?
A
Şok 
B
Havale
C
Epilepsi
D
Bayılma
2 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, vücudun dolaşım sisteminin aniden görevini yapamaz hale geldiği, tansiyonun düştüğü ve hayati organlara yeterli kan gitmediği acil bir duruma verilen tıbbi ismin ne olduğu sorulmaktadır. Sorudaki tanım, ilk yardım bilgisinin temel konularından birini ifade etmektedir. Şimdi bu durumu ve seçenekleri detaylı bir şekilde inceleyelim.

Doğru Cevap: a) Şok

Soruda verilen tanım, tıbbi olarak şok durumunu birebir karşılamaktadır. Şok, kalp ve damar sisteminin, yaşamsal organlara (beyin, kalp, böbrekler gibi) yeterli miktarda kan ve dolayısıyla oksijen taşıyamaması sonucu ortaya çıkan ani bir dolaşım yetmezliğidir. Bu durumda kan basıncı (tansiyon) tehlikeli seviyelerde düşer ve organlar görevlerini yapamaz hale gelir. Bu nedenle, ifadedeki boşluğa gelmesi gereken doğru kelime "Şok"tur.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • b) Havale: Havale, genellikle yüksek ateş veya bazı beyin hastalıkları nedeniyle beyindeki sinir hücrelerinde meydana gelen anormal elektriksel boşalmalar sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Vücutta istemsiz kasılmalar, titreme ve bilinç kaybı ile kendini gösterir. Havalenin temel nedeni dolaşım sistemi değil, merkezi sinir sistemidir. Bu yüzden bu seçenek yanlıştır.
  • c) Epilepsi: Epilepsi (sara), beyinde bulunan sinir hücrelerinin ani ve kontrolsüz boşalmaları sonucu ortaya çıkan, tekrarlayan nöbetlerle karakterize kronik (uzun süreli) bir hastalıktır. Havale, bir epilepsi nöbetinin belirtisi olabilir. Ancak epilepsi, soruda tanımı yapılan ani dolaşım yetmezliği durumu değildir; nörolojik bir rahatsızlıktır.
  • d) Bayılma: Bayılma (senkop), beyne giden kan akışının kısa süreli ve geçici olarak azalması sonucu meydana gelen bilinç kaybıdır. Genellikle kişi yattığında veya oturduğunda kan akışı normale döner ve kısa sürede kendine gelir. Şok ise çok daha ciddi, hayatı tehdit eden ve sürekli bir dolaşım yetmezliğidir. Bayılma geçici bir durumken, şok acil tıbbi müdahale gerektiren yaşamsal bir tehlikedir.

Özetle, sorudaki "ani gelişen dolaşım yetmezliği", "tansiyon düşüklüğü" ve "organlara yeterli kan gidememesi" ifadeleri, doğrudan şok tablosunu tanımlamaktadır. Diğer seçenekler ise temel olarak sinir sistemi ile ilgili durumlardır ve sorudaki dolaşım yetmezliği tanımına uymazlar.

Soru 3
İlk yardımcı olarak bulunduğunuz güvenli olmayan olay yerinde; kazazedelerden biri başında, boynunda ve sırtında ağrı olduğunu, bacaklarını hareket ettiremediğini söylüyor, ayrıca kazazedenin burnundan ve kulağından kan geliyorsa bu kazazedeyi daha güvenli bir ortama nasıl taşırsınız?
A
Baş-boyun-gövde ekseni bozulmadan düz pozisyonda sürükleyerek
B
Kazazedenin gövdesini sağ omuza yerleştirip ağırlığı dizlere vererek
C
Omuzdan destek verip yürütmeye çalışarak
D
Kazazedeyi kucağa alıp ağırlığı yüklenerek
3 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, çok ciddi yaralanma belirtileri gösteren bir kazazedenin, tehlikeli bir ortamdan nasıl güvenli bir şekilde çıkarılması gerektiği sorgulanmaktadır. Kazazedenin belirttiği şikayetler (baş, boyun, sırt ağrısı, bacakları hareket ettirememe) ve belirtiler (burun ve kulaktan kan gelmesi), olası bir omurilik yaralanması ve kafa travmasına işaret etmektedir. Bu durumlarda en temel kural, kazazedeye daha fazla zarar vermemek için omurgayı kesinlikle hareket ettirmemektir.

Doğru Cevap: a) Baş-boyun-gövde ekseni bozulmadan düz pozisyonda sürükleyerek

Bu seçeneğin doğru olmasının sebebi, omurilik yaralanması şüphesi olan bir kazazede için en güvenli taşıma yöntemini tarif etmesidir. Baş-boyun-gövde ekseni, vücudun bu üç bölümünün sanki tek bir katı sopa gibi, aynı hizada ve bükülmeden tutulması anlamına gelir. Kazazedeyi bu ekseni bozmadan, yerden destek alarak sürüklemek, vücutta tehlikeli bükülme ve dönme hareketlerini engelleyen tek yöntemdir. Özellikle olay yeri güvenli değilse (yangın, patlama tehlikesi vb.) ve tek bir ilk yardımcı varsa, bu acil taşıma tekniği hayat kurtarır.

Sürükleme yöntemi, kazazedenin ağırlığının büyük bir kısmının yerde kalmasını sağlar. Bu sayede ilk yardımcı, kazazedeyi kaldırmaya çalışırken oluşabilecek sarsıntıları ve eksen kaymalarını en aza indirir. Bu teknik, omurilikteki hasarın artmasını, kalıcı felce veya ölüme yol açmasını önlemeyi amaçlayan en temel ve kritik ilk yardım uygulamasıdır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • b) Kazazedenin gövdesini sağ omuza yerleştirip ağırlığı dizlere vererek: Bu tarif edilen yöntem "itfaiyeci yöntemi" olarak bilinir. Bu yöntemde kazazedenin gövdesi bükülür ve ilk yardımcının omzuna alınır. Baş, boyun ve sırt ağrısı olan, omurilik yaralanması şüphesi taşıyan birine bu hareketin yapılması, omuriliğin kopmasına ve kazazedenin durumunun çok daha kötüleşmesine neden olabilir. Bu nedenle kesinlikle yanlıştır.
  • c) Omuzdan destek verip yürütmeye çalışarak: Soruda kazazedenin "bacaklarını hareket ettiremediği" açıkça belirtilmiştir. Bu durum, felç başlangıcının bir göstergesidir. Yürüyemeyecek durumdaki birini yürütmeye çalışmak hem imkansızdır hem de omurgaya aşırı yük bindirerek mevcut yaralanmayı çok daha tehlikeli bir hale getirir.
  • d) Kazazedeyi kucağa alıp ağırlığı yüklenerek: Kazazedeyi kucağa almak, vücudunun doğal olmayan bir şekilde bükülmesine (özellikle bel ve boyun kısmının) sebep olur. Baş-boyun-gövde ekseni tamamen bozulur. Bu hareket, tıpkı diğer yanlış seçenekler gibi, omurilik üzerinde geri döndürülemez hasarlara yol açma riski taşır ve kesinlikle uygulanmamalıdır.
Soru 4
Derin yaralanmaya sebep olan batıcı cisim yara üzerinde duruyorsa, aşağıdakilerden hangisi uygulanır?
A
Cisim çıkarılır ve yaraya tentürdiyot dökülür.
B
Cismin dışarıda kalan kısmı cilt hizasından kesilir ve yara sıkı sarılır.
C
Cisim çıkarılmadan tespiti yapılır ve yaralı hastaneye sevk edilir.
D
Cisim çıkarılır ve yaralı hastaneye sevk edilir.
4 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, vücuda saplanmış ve derin bir yaralanmaya neden olmuş bir cisimle karşılaşıldığında uygulanması gereken doğru ilk yardım yöntemi sorgulanmaktadır. Bu durum, hayati tehlike oluşturabilecek ciddi bir yaralanmadır ve yapılacak yanlış bir müdahale, durumu çok daha kötüleştirebilir. Bu nedenle ilk yardımcının ne yapması ve daha da önemlisi ne yapmaması gerektiğini bilmesi kritik öneme sahiptir.

Doğru Cevap: c) Cisim çıkarılmadan tespiti yapılır ve yaralı hastaneye sevk edilir.

Bu seçeneğin doğru olmasının temel nedeni, vücuda saplanmış olan cismin bir "tampon" görevi görmesidir. Cisim, girdiği yolda yırtmış olabileceği damarları tıkayarak büyük bir iç veya dış kanamayı engelliyor olabilir. Eğer bu cisim bilinçsizce yerinden çıkarılırsa, baskı ortadan kalkar ve durdurulması çok zor, hayatı tehdit eden bir kanama başlayabilir. Bu yüzden doğru müdahale, cismin etrafını temiz bezler veya sargı bezleri ile destekleyerek hareket etmesini engellemek (tespit etmek) ve yaralıyı bu şekilde derhal hastaneye ulaştırmaktır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlıştır?

  • a) Cisim çıkarılır ve yaraya tentürdiyot dökülür: Bu seçenek iki büyük hata içerir. Birincisi, yukarıda açıklandığı gibi cismin çıkarılması şiddetli kanamaya yol açabilir. İkincisi, tentürdiyot gibi alkol bazlı antiseptikler açık ve derin yaralara asla dökülmemelidir; çünkü bu maddeler canlı dokulara zarar verir ve iyileşmeyi geciktirir.
  • b) Cismin dışarıda kalan kısmı cilt hizasından kesilir ve yara sıkı sarılır: Cismi kesmeye çalışmak, titreşime neden olarak içeride daha fazla hasara yol açabilir. Ayrıca, cismin dışarıdaki kısmının kesilmesi, hastanede doktorların cismi güvenli bir şekilde çıkarmasını zorlaştırır. Yaranın sıkıca sarılması ise cismin daha derine itilmesine veya içerideki dokulara daha fazla baskı yapmasına neden olabilir.
  • d) Cisim çıkarılır ve yaralı hastaneye sevk edilir: Bu seçenek, en tehlikeli ve en temel hatayı içermektedir. Cismi çıkarmak, potansiyel bir tamponu ortadan kaldırarak kontrol edilemeyen kanamalara ve ek doku hasarına neden olma riski taşır. İlk yardımcının görevi cismi çıkarmak değil, durumun daha da kötüleşmesini engelleyerek yaralının güvenli bir şekilde profesyonel tıbbi yardım almasını sağlamaktır.

Özetle, ehliyet sınavında ve gerçek hayatta karşılaşılabilecek bu gibi durumlarda unutulmaması gereken altın kural şudur: Vücuda saplanan bir cisim, sadece doktor tarafından ve hastane koşullarında çıkarılır. İlk yardımcının yapması gereken tek şey, cismi sabitlemek, kanama kontrolü yapmak ve 112'yi arayarak acil yardım istemektir.

Soru 5
Aşağıdakilerden hangisi kanamalarda yapılan yanlış bir uygulamadır?
A
Kanayan bölgeyi kalp seviyesinden aşağıda tutmak
B
Kanayan damarın üzerine doğrudan baskı uygulamak
C
Kanayan yere en yakın basınç noktasına baskı uygulamak
D
Kanamanın durdurulamadığı durumlarda uygun kemik üzerine turnike uygulamak
5 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, dış kanamalarda yapılması gereken ilk yardım uygulamaları arasından hangisinin hatalı olduğu sorulmaktadır. Yani, şıklarda verilen dört uygulamadan üçü doğru, biri ise kesinlikle yapılmaması gereken yanlış bir harekettir. Amacımız bu yanlış uygulamayı bulmaktır.

Doğru Cevap: a) Kanayan bölgeyi kalp seviyesinden aşağıda tutmak

Bu seçenek, sorunun doğru cevabıdır çünkü kanamalarda yapılması gerekenin tam tersini ifade etmektedir. Kanayan bir bölgeyi, örneğin bir kolu veya bacağı, kalp seviyesinden daha aşağıda tutmak, yer çekiminin de etkisiyle kanın o bölgeye daha fazla akmasına neden olur. Bu durum, kan basıncını artırarak kanamanın şiddetlenmesine yol açar ve kanamayı durdurmayı zorlaştırır.

Yapılması gereken doğru uygulama ise tam tersidir. Mümkünse, kanayan uzuv (kol veya bacak) kalp seviyesinin üzerine kaldırılmalıdır. Bu hareket, yer çekiminden faydalanarak kanın yaralı bölgeye daha az gitmesini sağlar, kan basıncını düşürür ve kanamanın kontrol altına alınmasına yardımcı olur.

Diğer Seçeneklerin Analizi (Neden Yanlış Cevaplar?):

  • b) Kanayan damarın üzerine doğrudan baskı uygulamak: Bu, dış kanamalarda yapılması gereken ilk ve en önemli adımdır. Yara üzerine temiz bir bez veya gazlı bez ile doğrudan ve sürekli baskı uygulamak, damar ağzını sıkıştırarak kanın pıhtılaşmasına ve kanamanın durmasına olanak tanır. Bu nedenle bu uygulama kesinlikle doğrudur.
  • c) Kanayan yere en yakın basınç noktasına baskı uygulamak: Eğer doğrudan baskı ile kanama durdurulamıyorsa, bir sonraki adım olarak kanayan bölgeye kan taşıyan ana atardamarın geçtiği basınç noktasına baskı uygulanır. Örneğin, kol kanamalarında koltuk altı, bacak kanamalarında kasık bölgesi gibi noktalara baskı yapmak, bölgeye giden kan akışını yavaşlatır. Bu da doğru bir ilk yardım yöntemidir.
  • d) Kanamanın durdurulamadığı durumlarda uygun kemik üzerine turnike uygulamak: Turnike, en son çare olarak başvurulan bir yöntemdir. Uzuv kopması gibi çok şiddetli ve diğer yöntemlerle durdurulamayan atardamar kanamalarında, hayatı kurtarmak amacıyla uygulanır. Doku hasarı riski taşıdığı için sadece eğitimli kişiler tarafından ve başka hiçbir yöntem işe yaramadığında yapılmalıdır, ancak doğru bir uygulamadır.

Özetle, soru bizden yanlış uygulamayı bulmamızı istediği için cevap "a" şıkkıdır. Kanayan bir bölgeyi aşağıda tutmak kanamayı artırırken, diğer şıklarda belirtilen doğrudan baskı, basınç noktasına baskı ve son çare olarak turnike uygulamak, kanamayı durdurmaya yönelik doğru ilk yardım basamaklarıdır.

Soru 6
Kemikler, eklemler ve kaslar vücudumuzun hangi sistemini oluşturan yapılardandır?
A
Hareket sistemi 
B
Sindirim sistemi
C
Dolaşım sistemi 
D
Solunum sistemi
6 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, vücudumuza şeklini veren, dik durmamızı ve hareket etmemizi sağlayan üç temel yapı olan kemikler, eklemler ve kasların bir araya gelerek hangi sistemi oluşturduğu sorulmaktadır. Bu, vücudumuzun temel işleyişiyle ilgili bir bilgiyi ölçmeyi amaçlayan bir ilk yardım sorusudur. Cevapları inceleyerek doğru seçeneği ve diğerlerinin neden yanlış olduğunu adım adım açıklayalım.

a) Hareket sistemi - DOĞRU CEVAP

Doğru cevap Hareket Sistemi'dir. Vücudumuzun hareket etme yeteneği, birbiriyle uyum içinde çalışan üç temel yapı sayesinde mümkündür. Bu yapılar kemikler, eklemler ve kaslardır. Kemikler vücudun iskeletini oluşturarak ona destek olur ve iç organları korur. Eklemler, kemiklerin birleştiği noktalardır ve bükülme, dönme gibi hareketlere izin verir. Kaslar ise kasılıp gevşeyerek kemiklere bağlı oldukları noktalardan hareket ettirir ve böylece yürüme, koşma, oturma gibi tüm eylemlerimiz gerçekleşir.

Özetle, bu üç yapı bir bütün olarak çalışarak vücudun hareketini sağlar ve bu sisteme "Hareket Sistemi" adı verilir. Bu nedenle bu seçenek doğrudur.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • b) Sindirim sistemi: Bu seçenek yanlıştır. Sindirim sisteminin görevi, yediğimiz besinleri parçalayarak vücudun kullanabileceği besin maddelerine dönüştürmek ve atıkları dışarı atmaktır. Bu sistemin ana organları mide, bağırsaklar, yemek borusu ve karaciğer gibi yapılardır. Kemikler, eklemler veya kaslar bu sistemin bir parçası değildir.

  • c) Dolaşım sistemi: Bu seçenek de yanlıştır. Dolaşım sisteminin görevi, kanı vücutta dolaştırarak hücrelere oksijen ve besin taşımak, atık maddeleri ise uzaklaştırmaktır. Bu sistemin merkezinde kalp bulunur ve damarlar (atardamar, toplardamar) ile kan bu sistemin diğer temel elemanlarıdır. Hareketle doğrudan ilgili olan kemik ve eklemler bu sistemde yer almaz.

  • d) Solunum sistemi: Bu seçenek de yanlıştır. Solunum sisteminin temel görevi, vücuda oksijen almak ve vücutta oluşan karbondioksiti dışarı atmaktır. Bu sistemin ana organları akciğerler, soluk borusu ve burundur. Dolayısıyla, soruda belirtilen kemik, eklem ve kas yapıları ile bir ilgisi yoktur.

Soru 7
Aşağıdakilerden hangisi ateşli havalede yapılan hatalı ilk yardım uygulamalarındandır?
A
Karın ve göğüs bölgesi üzerine direkt olarak buz konulması
B
Musluk suyu ile ıslatılan havlu veya küçük bez parçalarıyla ateşi düşmüyorsa kazazedenin oda sıcaklığındaki su ile yıkanması
C
Kazazedenin koltuk altlarına, kasıklarına, dirseklerin iç yüzü ve avuç içlerine ıslak bez yerleştirilmesi
D
Kazazedenin giysilerinin çıkartılması
7 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, ateşli havale geçiren bir kişiye ilk yardım uygulanırken yapılması gerekenler değil, tam tersine **yapılmaması gereken hatalı bir uygulama** sorulmaktadır. Amaç, vücut ısısını güvenli bir şekilde düşürmektir ve bazı yöntemler faydadan çok zarar getirebilir. Şimdi seçenekleri tek tek inceleyerek doğru cevabı ve nedenlerini anlayalım.

a) Karın ve göğüs bölgesi üzerine direkt olarak buz konulması

Bu seçenek, sorunun doğru cevabıdır çünkü bu uygulama son derece tehlikeli ve hatalıdır. Vücudun aniden ve şok edici bir şekilde soğutulması, özellikle karın ve göğüs gibi hayati organların bulunduğu bölgelere direkt buz uygulanması, kan damarlarının hızla büzülmesine (vazokonstriksiyon) neden olur. Bu durum, vücudun şoka girmesine ve kan dolaşımının bozulmasına yol açabilir. Ayrıca, vücut bu ani soğumaya tepki olarak titremeye başlayabilir ve titreme, vücut ısısını daha da artırarak durumu kötüleştirebilir.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış (Yani Neden Doğru Uygulamalardır?)

Soruda "hatalı" olan uygulama arandığı için, diğer seçenekler ateşli havalede yapılması doğru olan ilk yardım adımlarını içermektedir. Bu nedenle bu seçenekler sorunun cevabı olamaz.

  • d) Kazazedenin giysilerinin çıkartılması: Bu, yapılması gereken ilk ve en önemli adımlardan biridir. Kalın ve sıkı giysiler vücut ısısını içeride hapseder ve ateşin düşmesini engeller. Kazazedenin üzerindeki fazla kıyafetleri çıkarmak, cildin hava ile temasını artırarak vücut ısısının doğal yollarla düşmesine yardımcı olur.
  • c) Kazazedenin koltuk altlarına, kasıklarına, dirseklerin iç yüzü ve avuç içlerine ıslak bez yerleştirilmesi: Bu da oldukça etkili ve doğru bir yöntemdir. Belirtilen bu bölgeler (koltuk altı, kasık vb.), büyük kan damarlarının cilde yakın geçtiği yerlerdir. Bu noktalara ılık suyla ıslatılmış bezler koymak, kanın dolaşım sırasında soğumasına ve dolayısıyla vücut ısısının daha hızlı ve güvenli bir şekilde düşmesine olanak tanır.
  • b) Musluk suyu ile ıslatılan havlu veya küçük bez parçalarıyla ateşi düşmüyorsa kazazedenin oda sıcaklığındaki su ile yıkanması: Bu uygulama, diğer yöntemler yetersiz kaldığında başvurulabilecek doğru bir adımdır. Burada kritik olan nokta, suyun "oda sıcaklığında" olmasıdır. Soğuk veya buzlu su kullanmak, şok etkisi yaratacağı için hatalıdır. Oda sıcaklığındaki su ile yapılan ılık bir duş, vücut ısısını yavaş ve kontrollü bir şekilde düşürerek hastayı rahatlatır.

Özetle: Ateşli havalede amaç, vücut sıcaklığını yavaş yavaş ve güvenli bir şekilde düşürmektir. Direkt buz uygulamak gibi ani ve şok edici yöntemler tehlikelidir ve kesinlikle kaçınılması gerekir. Giysileri çıkarmak, nabız alınan bölgelere ıslak bez koymak ve gerekirse oda sıcaklığında duş aldırmak ise doğru ve güvenli ilk yardım uygulamalarıdır.

Soru 8
Bayılan bir kazazedenin kusması varsa hangi pozisyonda tutulmalıdır?
A
Baş geride yarı oturuş
B
Sırtüstü yatış
C
Dik oturuş
D
Yan yatış
8 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bilincini kaybetmiş (bayılmış) ve aynı zamanda kusan bir kazazedeye uygulanması gereken doğru ilk yardım pozisyonu sorgulanmaktadır. Buradaki en kritik durum, kazazedenin kusmuğunun soluk borusuna kaçarak boğulmasını önlemektir. Bu nedenle, verilecek pozisyonun öncelikli amacı solunum yolunu açık ve temiz tutmak olmalıdır. Doğru cevap olan d) Yan yatış pozisyonu, bu durum için hayati öneme sahiptir. Kazazede yan yatırıldığında, yer çekiminin de etkisiyle ağızda biriken kusmuk, kan veya diğer sıvılar dışarıya doğru akar. Bu sayede bu sıvıların soluk borusuna kaçması ve akciğerlere giderek boğulmaya yol açması engellenir. Bu pozisyon aynı zamanda dilin geriye kaçarak solunum yolunu tıkamasını da önlediği için "koma pozisyonu" veya "iyileşme pozisyonu" olarak da bilinir. Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:
  • a) Baş geride yarı oturuş: Bu pozisyon, solunum yolunu açmak için kullanılsa da kusan bir kazazede için son derece tehlikelidir. Başın geriye atılması, kusmuğun doğrudan soluk borusuna yönlenmesine neden olur. Bu durum, boğulma riskini en üst seviyeye çıkarır ve kesinlikle kaçınılması gereken bir uygulamadır.
  • b) Sırtüstü yatış: Bilinci kapalı bir kazazede için en tehlikeli pozisyonlardan biridir. Sırtüstü yatan bir kişinin dili geriye doğru kayarak solunum yolunu tıkayabilir. Ayrıca kusma durumunda, mide içeriği ağızda birikerek kolayca soluk borusuna kaçar ve bu da boğulmayla sonuçlanabilir.
  • c) Dik oturuş: Baygın, yani bilinci yerinde olmayan bir kişi vücudunu kontrol edemez ve dik oturamaz. Desteklense bile başı öne veya yana düşerek solunum yolunun kapanmasına neden olabilir. Bu pozisyon, bilinci kapalı bir kazazede için güvenli ve stabil bir duruş sağlamaz.

Özetle, bilinci kapalı ve kusan bir kazazedede en büyük tehlike solunum yolunun tıkanmasıdır. Yan yatış pozisyonu, ağız içindeki sıvıların güvenli bir şekilde dışarı akmasını sağlayarak solunum yolunu açık tutan tek doğru yöntemdir. Bu nedenle ehliyet sınavlarında ve gerçek hayattaki ilk yardım uygulamalarında bu durumdaki bir kazazede derhal yan yatış pozisyonuna getirilmelidir.

Soru 9
Aşağıdakilerden hangisi burkulmalarda uygulanan ilk yardım ilkeleri arasında yer alır?
A
Burkulan bölgeye masaj yapılması
B
Burkulan bölgenin sürekli hareket ettirilmesi
C
Burkulan bölgeye sıcak uygulama yapılması
D
Şişliği azaltmak için burkulan bölgenin yukarı kaldırılması
9 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, bir eklem burkulması durumunda yapılması gereken doğru ilk yardım uygulamasının ne olduğu sorulmaktadır. Burkulma, eklem bağlarının anlık bir zorlanma ile gerilmesi, kısmen yırtılması veya kopmasıdır. İlk yardımın temel amacı, hasarın artmasını önlemek, ağrıyı ve şişliği kontrol altına alarak iyileşme sürecini desteklemektir.

Doğru cevap olan "d) Şişliği azaltmak için burkulan bölgenin yukarı kaldırılması" seçeneği, burkulmalarda uygulanan en temel ve etkili ilkelerden biridir. Burkulan bölge (örneğin ayak bileği) kalp seviyesinden daha yukarıda tutulduğunda, yer çekiminin etkisiyle bölgede biriken kan ve doku sıvısının vücuda geri dönüşü kolaylaşır. Bu durum, şişliğin (ödem) artmasını engeller ve mevcut şişliğin azalmasına yardımcı olur, bu da ağrıyı hafifletir ve iyileşmeyi hızlandırır.

Şimdi diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • a) Burkulan bölgeye masaj yapılması: Bu uygulama kesinlikle yanlıştır. Burkulma sırasında bölgedeki küçük kan damarları ve hassas bağ dokuları zaten hasar görmüştür. Masaj yapmak, bu hasarlı damarların daha fazla kanamasına, şişliğin ve morarmanın artmasına neden olur. Ayrıca ağrıyı şiddetlendirerek iyileşme sürecini olumsuz etkiler.
  • b) Burkulan bölgenin sürekli hareket ettirilmesi: Bu da hatalı bir uygulamadır. Burkulan eklemin dinlendirilmesi ve hareketsiz bırakılması gerekir. Sürekli hareket ettirmek, gerilmiş veya yırtılmış olan eklem bağlarının daha fazla hasar görmesine yol açar. Doğru olan, eklemi dinlendirerek (istirahat) bağların kendini onarmasına izin vermektir.
  • c) Burkulan bölgeye sıcak uygulama yapılması: İlk yardım anında sıcak uygulama yapmak çok tehlikelidir. Sıcak, kan damarlarının genişlemesine (vazodilatasyon) neden olur ve bölgeye olan kan akışını artırır. Bu durum, iç kanamayı ve şişliği ciddi şekilde artırır. Burkulmalarda ilk 24-48 saat boyunca yapılması gereken, tam tersi olan soğuk uygulamadır (buz). Soğuk, damarları büzerek kanamayı ve şişliği kontrol altına alır.

Özetle, burkulmalarda doğru ilk yardım uygulaması genellikle uluslararası kabul görmüş şu adımları içerir: bölgeyi dinlendirmek, şişliği kontrol etmek için soğuk uygulama (buz) yapmak, bandaj ile hafifçe sarmak ve şişliği azaltmak için kalp seviyesinden yukarı kaldırmak. Bu nedenle, soruda verilen seçenekler arasında en doğru ve temel ilke (d) şıkkında belirtilmiştir.

Soru 10
I. Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır. II. Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır. III. Darbe sonucu kemiğin anatomik bütünlüğünün bozulmasıdır. Bulmaca her kutuya bir harf gelecek şekilde tamamlandığında, III numaralı alana aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A
Kırık
B
Çıkık
C
Yanık
D
Donuk
10 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, ilk yardım konusunda temel kavramları içeren bir bulmaca verilmiştir. Üç farklı tanım sunulmuş ve bu tanımların karşılığı olan tıbbi terimlerin bulmacaya yerleştirilmesi istenmiştir. Bizden istenen ise III numaralı "Darbe sonucu kemiğin anatomik bütünlüğünün bozulmasıdır." tanımının karşılığını bulmaktır.

Doğru cevap a) Kırık seçeneğidir. III numaralı tanımda "kemiğin anatomik bütünlüğünün bozulması" ifadesi yer almaktadır. Bu ifade, bir kemiğin darbe, düşme veya zorlanma gibi nedenlerle bütünlüğünü kaybetmesi, yani çatlaması veya parçalara ayrılması anlamına gelir. Bu duruma tıp dilinde ve ilk yardımda "Kırık" adı verilir.

Bulmacayı daha iyi anlamak ve diğer terimleri de öğrenmek için diğer tanımlara da bakalım.

  • I. Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır: Bu tanım Burkulma'yı ifade eder. Eklemi oluşturan kemiklerin anlık olarak yerinden oynaması ama sonra tekrar yerine gelmesidir. Bu esnada eklem bağları zarar görebilir.
  • II. Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır: Bu tanım ise Çıkık'ı tanımlar. Çıkık durumunda, eklem yüzeyleri ayrılır ve bir uzman müdahalesi olmadan kendiliğinden yerine gelmez. Bu durum kalıcı bir ayrılmadır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna gelince: "Çıkık" (b seçeneği), II numaralı tanımın karşılığıdır, kemiğin değil eklemin kalıcı olarak ayrılmasıdır. "Yanık" (c seçeneği) ısı, kimyasal madde veya elektrik gibi etkenlerle deri ve deri altı dokuların zarar görmesidir. "Donuk" (d seçeneği) ise aşırı soğuğa maruz kalma sonucu dokuların donmasıdır. Bu iki durumun da kemik bütünlüğünün bozulmasıyla bir ilgisi yoktur.

Soru 11
I- Oturuş pozisyonu verilmesi II- Burun kanatlarının 5 dakika süre ile sıkılması III- Çeneyi göğüsten uzaklaştırarak başın geriye çekilmesi Burun kanaması olan bir kazazedeye yukarıdaki uygulamalardan hangilerinin yapılması doğrudur?
A
Yalnız I 
B
I ve II
C
II ve III 
D
I, II ve III
11 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, burun kanaması geçiren bir kişiye yapılması gereken doğru ilk yardım uygulamalarının hangileri olduğu sorulmaktadır. Doğru müdahaleyi bilmek, kanamanın daha hızlı durmasını sağlar ve olası komplikasyonları önler. Şimdi maddeleri tek tek inceleyerek doğru cevabı bulalım.

I- Oturuş pozisyonu verilmesi: Bu uygulama doğrudur. Burun kanaması olan bir kişi oturtulmalı ve başı hafifçe öne eğilmelidir. Bu pozisyon, kanın genze ve mideye akmasını engelleyerek mide bulantısı, kusma veya solunum yoluna kan kaçması gibi tehlikeleri önler. Kişiyi yatırmak veya başını dik tutmak yerine, oturtup öne eğmek en güvenli yöntemdir.

II- Burun kanatlarının 5 dakika süre ile sıkılması: Bu uygulama da doğrudur. Burun kanamalarının çoğu, burnun ön kısmındaki yumuşak dokuda bulunan kılcal damarlardan kaynaklanır. Baş ve işaret parmakları ile burnun yumuşak olan kanat kısımlarına baskı uygulamak, bu damarların sıkışmasını ve kanamanın pıhtılaşarak durmasını sağlar. Bu baskı, kesintisiz olarak yaklaşık 5 dakika boyunca sürdürülmelidir.

III- Çeneyi göğüsten uzaklaştırarak başın geriye çekilmesi: Bu uygulama kesinlikle yanlıştır ve tehlikelidir. Halk arasında yaygın bir yanlış inanış olsa da, başı geriye atmak kanın durmasını sağlamaz. Aksine, kanın genizden yutağa ve mideye akmasına neden olur. Yutulan kan mideyi tahriş ederek bulantı ve kusmaya yol açabilir ve daha da önemlisi soluk borusuna kaçarak boğulma tehlikesi yaratabilir.

Seçeneklerin Değerlendirilmesi

  • a) Yalnız I: Bu seçenek eksiktir. Oturuş pozisyonu doğru olsa da, kanamayı durdurmak için burna baskı uygulamak da (II. madde) gereklidir.
  • b) I ve II: Bu seçenek doğrudur. Burun kanamasında yapılması gereken en temel ve doğru iki ilk yardım uygulaması, kazazedeyi oturtup başını öne eğmek (I) ve burun kanatlarına 5 dakika baskı uygulamaktır (II).
  • c) II ve III: Bu seçenek yanlıştır. Çünkü III. maddede belirtilen başı geriye çekme işlemi tehlikeli ve yanlış bir uygulamadır.
  • d) I, II ve III: Bu seçenek de yanlıştır. İçerisinde yanlış olan III. maddeyi barındırdığı için doğru kabul edilemez.

Sonuç olarak; burun kanaması olan bir kazazedeye yapılması gereken doğru uygulamalar I ve II numaralı maddelerde verilmiştir. Bu nedenle doğru cevap B seçeneğidir.

Soru 12

Olay ya da kaza, mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığıyla gerekli yardım kuruluşlarına haber verilmelidir. Türkiye’de ilk yardım gerektiren her durumda, telefon iletişimleri 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirilir.

Verilen bilgi, ilk yardımın temel uygulamalarından hangisiyle ilgilidir?

A
Bildirme 
B
Koruma
C
Kurtarma 
D
Tedavi etme
12 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, size verilen metnin ilk yardımın temel uygulamalarından hangisine karşılık geldiği sorulmaktadır. Paragraf, bir kaza veya acil durum anında yapılması gereken en önemli adımlardan birini, yani yetkililere haber vererek yardım çağırma eylemini vurgulamaktadır. Şimdi bu sorunun cevabını ve seçenekleri detaylıca inceleyelim.

Doğru Cevap: a) Bildirme

Soruda verilen metin, bir olay veya kaza sonrası yapılması gerekenleri anlatırken "gerekli yardım kuruluşlarına haber verilmelidir" ve "telefon iletişimleri 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirilir" ifadelerini kullanmaktadır. Bu ifadeler, doğrudan bir durumu yetkililere bildirme eylemini tanımlar. İlk yardımın bu temel adımı, profesyonel yardımın (ambulans, itfaiye, polis) olay yerine en hızlı şekilde ulaşmasını sağlamak için kritik öneme sahiptir.

İlk yardımın temel uygulamaları genellikle "Koruma, Bildirme ve Kurtarma" (KBK) olarak bilinen bir zincirden oluşur. "Bildirme" bu zincirin ikinci ve hayati halkasıdır. Olay yerinin güvenliği sağlandıktan (Koruma) sonra, vakit kaybetmeden 112'yi arayarak durumu bildirmek, kurtarma müdahaleleri için profesyonel ekiplerin yola çıkmasını sağlar. Bu nedenle metinde anlatılan eylem tam olarak "Bildirme" aşamasıdır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • b) Koruma: Koruma aşaması, olay yerinde hem kazazedeler hem de ilk yardımcı için güvenli bir ortam oluşturmayı içerir. Bu, kaza yapan aracın motorunu durdurmak, el frenini çekmek, uyarı işaretleri (reflektör) koymak ve olası bir yangın veya patlama riskini ortadan kaldırmak gibi önlemleri kapsar. Paragrafta bu tür güvenlik önlemlerinden bahsedilmemektedir.
  • c) Kurtarma: Kurtarma (müdahale), ilk yardımcının kazazedeye yaptığı doğrudan müdahalelerdir. Kazazedenin durumunu değerlendirme, solunumunu kontrol etme, kanamayı durdurma, kalp masajı veya suni solunum gibi hayat kurtarıcı uygulamalar bu aşamaya girer. Sorudaki metin, bu müdahalelerden değil, yardım çağırmaktan bahsettiği için bu seçenek de yanlıştır.
  • d) Tedavi etme: Tedavi etme, genellikle doktor veya sağlık profesyonelleri tarafından hastanede veya ambulansta yapılan, teşhis ve iyileştirmeye yönelik kapsamlı tıbbi müdahalelerdir. İlk yardımcının görevi tedavi etmek değil, profesyonel yardım gelene kadar kişinin hayatta kalmasını sağlamak veya durumunun kötüleşmesini önlemektir. Bu nedenle bu seçenek, ilk yardımın temel uygulamalarından biri olarak kabul edilmez.

Sonuç olarak, metinde açıkça vurgulanan eylem, telefonla 112'yi arayarak durumu haber verme işlemidir. Bu işlem, ilk yardımın temel uygulamalarından "Bildirme" adımına karşılık gelir. Bu nedenle doğru cevap 'a' seçeneğidir.

Soru 13
Aşağıdakilerden hangisi sağa tehlikeli de­vamlı viraj trafik işaretidir?
A
B
C
D
13 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, sürücülerden "sağa tehlikeli devamlı viraj" anlamına gelen trafik işaretini tanımaları istenmektedir. Bu işaret, ileride peş peşe gelen, ilki sağa dönük olan tehlikeli virajların olduğu konusunda sürücüyü uyarır. Doğru levhayı seçmek için hem virajın yönünü hem de virajların tek mi yoksa devamlı mı olduğunu dikkatle incelemek gerekir.

Doğru Cevap: b) seçeneğidir. Bu seçenekteki işaret, "Sağa Tehlikeli Devamlı Virajlar" levhasıdır. İşaretin üzerindeki kıvrımlı ve "S" harfine benzer ok, birden fazla virajın olduğunu, yani virajların "devamlı" olduğunu gösterir. Okun ilk hareket yönünün sağa doğru olması, viraj serisinin sağa doğru bir virajla başladığını belirtir. Bu nedenle bu işaret, soruda istenen tanıma tam olarak uymaktadır.

Bu levhayı gören bir sürücü, hızını azaltmalı ve direksiyon hakimiyetini artırmalıdır. Çünkü ileride sadece bir tane değil, peş peşe gelen ve görüş mesafesini kısıtlayabilen tehlikeli dönemeçler bulunmaktadır. Özellikle virajlarda karşı yönden gelen araç olabileceği ihtimaline karşı şeridini koruması hayati önem taşır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • a) seçeneği neden yanlış? Bu levha, "Tehlikeli Sağ Viraj" işaretidir. Sadece tek bir tehlikeli sağ virajı belirtir. Soruda ise "devamlı" yani birden fazla virajdan bahsedildiği için bu seçenek yanlıştır. Şekil olarak kıvrımlı ve devam eden bir yapıda değildir.
  • c) seçeneği neden yanlış? Bu levha, "Tehlikeli Sol Viraj" işaretidir. Hem virajın yönü ("sol") yanlıştır hem de sadece tek bir virajı göstermektedir. Soru hem "sağa" hem de "devamlı" viraj istediği için bu seçenek tamamen hatalıdır.
  • d) seçeneği neden yanlış? Bu levha, "Sola Tehlikeli Devamlı Virajlar" işaretidir. Şekil olarak devamlı virajları gösterdiği için "devamlı" kısmını karşılasa da, okun ilk hareket yönü sola doğrudur. Soru ise "sağa" tehlikeli devamlı virajı sorduğu için bu seçenek de yanlıştır. Bu seçenek, doğru cevabın en yakın çeldiricisidir ve dikkatli olunması gerekir.

Özetle, viraj levhalarını incelerken okun şekline dikkat etmelisiniz. Eğer ok tek bir bükülme yapıyorsa tek viraj, kıvrımlı ve birden çok bükülme yapıyorsa devamlı viraj anlamına gelir. Okun ilk başladığı yön ise virajın hangi yöne doğru başladığını gösterir.

Soru 14
Sürücü belgesinin geri alınma süresi içinde araç kullandığı tespit edilenler hakkında aşağıdaki işlemlerden hangisi uygulanır?
A
İdari para cezası verilir.
B
6 ay hapis cezası verilir.
C
Süresiz araç kullanmaktan men edilir.
D
Sürücü belgesi daha önce geri alındığından hiçbir işlem yapılmaz.
14 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, sürücü belgesine geçici olarak el konulmuş bir kişinin, bu yasaklı süre içerisinde araç kullanırken yakalanması durumunda hangi yaptırımla karşılaşacağı sorgulanmaktadır. Bu durum, trafik kurallarının en ciddi ihlallerinden biri olarak kabul edilir çünkü sürücünün zaten belirli bir sebeple trafikten men edildiğini gösterir.

Doğru Cevap: a) İdari para cezası verilir.

Türkiye'deki 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre, sürücü belgesi geri alındığı süre içinde araç kullandığı tespit edilen kişilere idari para cezası uygulanır. Bu, kanunun ilgili maddesinde (Madde 36) açıkça belirtilmiş olan temel ve doğrudan bir yaptırımdır. Bu ceza, mevcut yasağı ihlal etmenin karşılığı olarak verilir ve sürücünün kural tanımazlığını cezalandırmayı amaçlar.

  • Neden Yanlış: b) 6 ay hapis cezası verilir.

    Hapis cezası, trafik suçlarında genellikle daha ağır durumlar için öngörülür. Örneğin, ölümlü veya yaralanmalı kazalara sebebiyet vermek, alkollü araç kullanarak kazaya karışmak gibi adli suç niteliği taşıyan eylemler hapis cezası gerektirebilir. Sadece ehliyetsiz veya belgesi alınmışken araç kullanmak, tek başına bir hapis cezası nedeni değildir; bu durum bir kabahat olarak değerlendirilir ve idari para cezası ile sonuçlanır.

  • Neden Yanlış: c) Süresiz araç kullanmaktan men edilir.

    Süresiz olarak araç kullanmaktan men edilme, çok istisnai ve ağır bir cezadır. Bu ceza genellikle, trafik güvenliğini tehlikeye atan ve bunu alışkanlık haline getiren, örneğin uyuşturucu madde bağımlısı olan veya birden fazla ölümlü kazaya karışan sürücüler için uygulanabilir. Sürücü belgesi geri alınmışken bir kez araç kullanmak, doğrudan süresiz men cezası gerektiren bir durum değildir.

  • Neden Yanlış: d) Sürücü belgesi daha önce geri alındığından hiçbir işlem yapılmaz.

    Bu seçenek mantıksal olarak tamamen yanlıştır. Sürücü belgesinin geri alınması, sürücüye "bu süre boyunca araç kullanma" yasağı getirir. Bu yasağı çiğnemek, başlı başına yeni bir ihlaldir ve mutlaka bir yaptırımı olmalıdır. Eğer hiçbir işlem yapılmasaydı, sürücü belgesini geri almanın caydırıcı bir etkisi kalmazdı.

Soru 15
Şekildeki trafik işaretinin bulunduğu yola aşağıdaki taşıtlardan hangisi girebilir?
A
Otobüs
B
Kamyon
C
Otomobil
D
Motosiklet
15 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, gösterilen trafik işaretinin bulunduğu bir yola şıklarda verilen taşıtlardan hangisinin giriş yapabileceği sorulmaktadır. Doğru cevabı bulmak için öncelikle trafik işaretinin ne anlama geldiğini bilmemiz gerekir. Bu işaret, ehliyet sınavlarında sıkça karşılaşılan önemli bir trafik tanzim işaretidir.

Şekildeki levha, kırmızı renkli yuvarlak bir çerçeve içinde motosiklet silüeti bulunan bir "Trafik Tanzim İşareti"dir. Trafikte kırmızı renkli yuvarlak levhalar genellikle bir yasağı veya kısıtlamayı bildirir. Bu özel levhanın anlamı ise "Motosiklet Giremez" şeklindedir. Yani bu levhanın bulunduğu yola, sepetli veya sepetsiz tüm motosikletlerin ve motorlu bisikletlerin (moped) girmesi yasaktır.

Sorunun kökünde "hangisi girebilir?" diye sorulduğu için, levhanın yasakladığı taşıt dışındaki seçenekleri değerlendirmeliyiz. Levha sadece motosiklet girişini yasaklamaktadır. Otobüs, kamyon veya otomobil gibi diğer taşıtların girişini yasaklayan bir anlam taşımaz. Dolayısıyla, eğer yolu kısıtlayan başka bir işaret yoksa, bu yola otobüs, kamyon ve otomobil girebilir.

Ancak, soruda doğru cevap olarak "d) Motosiklet" seçeneği işaretlenmiştir. Bu durum, sorunun aslında "Aşağıdaki taşıtlardan hangisi bu yola giremez?" şeklinde sorulmak istenirken bir yazım hatası yapıldığını göstermektedir. Eğer soru "hangisi giremez?" şeklinde olsaydı, levhanın anlamı gereği doğru cevap kesinlikle "Motosiklet" olurdu. Sınavda bu tür bir durumla karşılaşırsanız, levhanın anlamını düşünerek en mantıklı cevabı işaretlemelisiniz. Bu levhanın anlamı nettir: Motosikletin girmesi yasaktır.

Özetle:

  • Levhanın Anlamı: Motosiklet Giremez.
  • Yanlış Seçenekler (Soru "girebilir" şeklinde sorulduğunda): Levha sadece motosikleti yasaklar, bu nedenle otomobil, kamyon ve otobüsün girişine (başka bir işaret yoksa) izin verilir.
  • Doğru Seçenek (Soru "giremez" olarak düzeltildiğinde): Levha doğrudan motosikletin girişini yasakladığı için, bu yola giremeyecek olan tek taşıt motosiklettir. Sorudaki işaretleme de bu mantığa dayanmaktadır.
Soru 16
Aşağıdakilerden hangisi trafik kazası grubuna girer?
A
Virajı alamayan aracın devrilmesi
B
Kara yolunda park etmiş olan aracın yanması
C
Kara yolunun doğal nedenlerle trafiğe kapanması
D
Duran otomobil üzerine inşaat hâlindeki binadan tuğla düşmesi
16 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, "trafik kazası" tanımına hukuki ve pratik olarak hangi durumun uyduğunu bulmamız istenmektedir. Bir olayın trafik kazası sayılabilmesi için temel bazı unsurları barındırması gerekir. Bu unsurlar; olayın karayolu üzerinde meydana gelmesi, en az bir hareketli aracın olaya karışması ve sonucunda can veya mal kaybının yaşanmasıdır. Buradaki kilit nokta, olayın trafik ve hareket ile doğrudan bir bağlantısının olmasıdır.

a) Virajı alamayan aracın devrilmesi (Doğru Cevap)

Bu seçenek, bir trafik kazasının tüm temel özelliklerini taşımaktadır. Olay, bir karayolu üzerinde (virajda) gerçekleşmektedir. Araç, seyir yani hareket hâlindedir ve sürücünün kontrolünü kaybetmesi gibi trafiğe özgü bir nedenle kaza yapmıştır. Bu devrilme olayı sonucunda maddi hasar, yaralanma veya ölüm meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle bu durum, tanıma tam olarak uyan tek taraflı bir trafik kazasıdır.

b) Kara yolunda park etmiş olan aracın yanması (Yanlış Cevap)

Bu seçenekte araç karayolu üzerinde olsa da en önemli unsur olan hareket faktörü eksiktir. Araç park hâlinde, yani durmaktadır. Yangının sebebi büyük ihtimalle teknik bir arıza veya dış bir müdahaledir ve trafik akışıyla (çarpma, devrilme gibi) bir ilgisi yoktur. Bu olay, bir trafik kazası olarak değil, mala zarar verme veya bir asayiş olayı olarak sınıflandırılır.

c) Kara yolunun doğal nedenlerle trafiğe kapanması (Yanlış Cevap)

Bu durumda, heyelan, sel veya çığ düşmesi gibi doğal bir afet söz konusudur. Olayın merkezinde bir aracın karıştığı çarpma, çarpışma veya devrilme gibi bir durum yoktur. Karayolunun kapanması, trafiği etkileyen bir sonuçtur ancak olayın kendisi bir trafik kazası değildir. Bu durum, bir "doğal afet" veya "yol durumu" olarak rapor edilir.

d) Duran otomobil üzerine inşaat hâlindeki binadan tuğla düşmesi (Yanlış Cevap)

Bu seçenekte de araç hareketsizdir ve olayın kaynağı trafikle tamamen ilgisizdir. Hasara neden olan etken, trafik akışının bir parçası değil, yol dışındaki bir inşaat faaliyetidir. Bu durum, trafik hukuku kapsamında değil, bir iş kazası veya borçlar hukuku kapsamında değerlendirilebilecek bir haksız fiildir. Dolayısıyla bir trafik kazası sayılmaz.

Soru 17
Resimde görülen koruma başlığını, aşağıda verilenlerden hangilerinin kullanması zorunludur? I- Motosiklet yolcuları II- Motosiklet sürücüleri III- Motorlu bisiklet yolcuları IV- Motorlu bisiklet sürücüleri
A
I ve II 
B
III ve IV
C
I, II ve III 
D
I, II, III ve IV
17 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, resimde gösterilen ve "kask" olarak da bilinen koruma başlığının, trafikte hangi kişiler tarafından kullanılmasının yasal bir zorunluluk olduğu sorgulanmaktadır. Sorunun doğru çözümü için Türkiye'deki Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin ilgili maddelerini bilmek gerekir. Bu yönetmelik, iki tekerlekli motorlu araçların kullanımı sırasında alınması gereken güvenlik önlemlerini net bir şekilde belirtir.

Doğru Cevap: d) I, II, III ve IV

Doğru cevabın d) I, II, III ve IV seçeneği olmasının sebebi, trafik mevzuatının bu konuda hiçbir ayrım yapmamasıdır. Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne göre, motorlu bisiklet ve motosiklet gibi iki tekerlekli motorlu araçları kullanan sürücülerin koruma başlığı (kask) takması zorunludur. Aynı şekilde, bu araçlarda seyahat eden yolcuların da kask takma zorunluluğu bulunmaktadır. Kanun, can güvenliğini esas aldığı için sürücü ile yolcu arasında veya aracın "motosiklet" ya da "motorlu bisiklet" olması arasında bir fark gözetmez.

  • I- Motosiklet yolcuları: Zorunludur.
  • II- Motosiklet sürücüleri: Zorunludur.
  • III- Motorlu bisiklet yolcuları: Zorunludur.
  • IV- Motorlu bisiklet sürücüleri: Zorunludur.

Tüm bu grupların kask takması yasal bir gereklilik olduğu için, hepsini içeren d) seçeneği doğru yanıttır. Bu kuralın temel amacı, olası bir kaza anında kafa travması riskini en aza indirerek hayati tehlikeyi önlemektir.

Diğer Seçeneklerin İncelenmesi:

Diğer seçenekler, yasal zorunluluğun kapsamını eksik belirttiği için yanlıştır.

  1. a) I ve II: Bu seçenek sadece motosiklet sürücü ve yolcularını kapsar. Motorlu bisiklet sürücü ve yolcularını dışarıda bıraktığı için eksiktir ve bu nedenle yanlıştır.
  2. b) III ve IV: Bu seçenek ise sadece motorlu bisiklet sürücü ve yolcularını kapsar. Motosiklet sürücü ve yolcularını içermediği için bu da eksik bir bilgidir ve yanlıştır.
  3. c) I, II ve III: Bu seçenek motorlu bisiklet sürücüsünü (IV. madde) kapsamadığı için yanlıştır. Kural, motorlu bisiklet sürücüleri için de geçerlidir.

Özetle, ehliyet sınavında bu tür bir soruyla karşılaştığınızda unutmamanız gereken en önemli nokta şudur: Türkiye'de iki tekerlekli motorlu bir araca biniyorsanız, sürücü de olsanız yolcu da olsanız, aracın cinsi ne olursa olsun (motosiklet veya motorlu bisiklet) kask takmak zorundasınız. Bu kural hem sizin hem de taşıdığınız yolcunun can güvenliği için hayati önem taşır.

Soru 18
Aşağıdakilerden hangisinin otoyolda sürülmesi yasaktır?
A
B
C
D
18 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, şıklarda görselleri verilen araçlardan hangisinin otoyolda kullanılamayacağı, yani otoyola girişinin yasak olduğu sorulmaktadır. Otoyollar, yüksek hız limitlerine sahip, özel erişim kontrollü yollar olduğu için bu yollarda seyahat edebilecek araç türleri kanunla belirlenmiştir. Bu soruyu doğru cevaplamak için otoyol kurallarını ve hangi araçların bu yollara giremeyeceğini bilmek gerekir.

Doğru cevap b) seçeneğidir. Görselde bir bisiklet bulunmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu'na göre, otoyollara motorsuz taşıtların girmesi kesinlikle yasaktır. Bisiklet, insan gücüyle hareket eden bir motorsuz taşıt olduğu için otoyollarda kullanılmasına izin verilmez. Bunun temel sebebi, otoyollardaki yüksek araç hızlarıdır; bisiklet gibi yavaş ve korumasız bir aracın bu trafikte bulunması hem bisiklet sürücüsü hem de diğer sürücüler için çok büyük bir tehlike oluşturur.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Otomobil: Görseldeki araç bir otomobildir. Otomobiller, otoyolların temel kullanıcılarıdır ve bu yolların tasarım amacına uygun, yüksek hızlarda güvenli seyahat edebilen motorlu araçlardır. Dolayısıyla otoyolda sürülmesinde hiçbir sakınca yoktur.
  • c) Kamyon: Bu seçenekte bir kamyon görülmektedir. Kamyonlar, yük taşımacılığı için kullanılan ve otoyolları sıkça kullanan motorlu araçlardır. Kendilerine özel hız limitleri ve bazen şerit kullanma kısıtlamaları olsa da otoyollara girmeleri ve seyretmeleri serbesttir.
  • d) Çekici: Görseldeki araç, arızalanan veya kaza yapan araçları çekmek için kullanılan bir çekicidir. Çekiciler de belirli bir hıza ulaşabilen motorlu taşıtlar oldukları için otoyolları kullanmalarında bir yasak bulunmamaktadır. Hatta görevleri gereği otoyollarda bulunmaları zorunludur.

Özetle, otoyollar yüksek standartlı ve hızlı trafik akışına sahip yollardır. Bu nedenle, trafik güvenliğini tehlikeye atabilecek motorsuz taşıtlar (bisiklet, at arabası vb.), lastik tekerlekli traktörler, iş makineleri ve motorlu bisikletlerin (moped) otoyollara girmesi yasaklanmıştır. Sorudaki seçenekler arasında bu kurala uymayan tek araç bisiklettir.

Soru 19
Şekildeki kara yolu bölümünde, yan yana çizilmiş kesik ve devamlı yol çizgileri sürücülere aşağıdakilerden hangisini bildirir?
A
Çift yönlü yoldan tek yönlü yola girileceğini
B
Her iki yönde seyreden araçların bölünmüş yola gireceğini
C
Her iki yönde seyreden araçların şerit değiştiremeyeceğini
D
Devamlı çizgi tarafındaki araçların şerit değiştiremeyeceğini
19 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bir karayolunda yan yana çizilmiş biri kesik (aralıklı) diğeri ise devamlı (düz) olan yol çizgilerinin ne anlama geldiği sorgulanmaktadır. Bu işaretleme, sürücülerin şerit değiştirme ve sollama kurallarını anlaması için kritik bir öneme sahiptir. Özellikle görüş mesafesinin azaldığı viraj veya tepe üstü gibi tehlikeli olabilecek noktalarda bu tür çizgilere sıkça rastlanır.

Doğru cevap d) Devamlı çizgi tarafındaki araçların şerit değiştiremeyeceğini seçeneğidir. Trafikte temel kural, her sürücünün kendi şeridine en yakın olan yol çizgisine uymasıdır. Eğer bir sürücünün bulunduğu şeridin hemen yanında devamlı (düz) bir çizgi varsa, bu o sürücünün şerit değiştirmesinin veya sollama yapmasının yasak olduğu anlamına gelir. Bu kural, genellikle o yönden gelenler için görüş mesafesinin yetersiz ve sollama yapmanın tehlikeli olduğunu belirtmek için konulur.

Görseldeki durumu iki yönlü olarak düşünelim. Devamlı çizgi tarafında ilerleyen araçlar için şerit değiştirmek yasaktır. Ancak diğer şeritte, yani kesik çizgi tarafında ilerleyen araçlar, trafik kurallarına uymak ve karşı şeridin boş olduğundan emin olmak kaydıyla şerit değiştirebilir veya sollama yapabilirler. Kısacası, bu işaretleme yolun iki yönü için farklı kurallar getirir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Çift yönlü yoldan tek yönlü yola girileceğini: Bu durum yol çizgileriyle değil, genellikle "Tek Yön" gibi trafik işaret levhalarıyla bildirilir. Bu çizgiler şerit değiştirme kurallarını belirler, yolun yön tipini değiştirmez.
  • b) Her iki yönde seyreden araçların bölünmüş yola gireceğini: Bölünmüş yol, ortasında fiziksel bir ayırıcı (refüj, bariyer vb.) bulunan yoldur. Bu çizgi, bölünmemiş bir yoldaki sollama kurallarını belirtir, bölünmüş yola girileceğini göstermez.
  • c) Her iki yönde seyreden araçların şerit değiştiremeyeceğini: Eğer her iki yöndeki araçların da şerit değiştirmesi yasak olsaydı, yolun ortasında yan yana iki adet devamlı çizgi (çift devamlı çizgi) bulunurdu. Resimde kesik çizgi de olduğundan, bir yönün şerit değiştirmesine izin verildiği açıktır.

Özet olarak, bu tür bir yol çizgisiyle karşılaştığınızda daima kendi şeridinize en yakın olan çizgiye odaklanmalısınız. Eğer bu çizgi devamlı ise şerit değiştiremezsiniz, kesik ise trafik müsait olduğunda değiştirebilirsiniz.

Soru 20
Ticari amaçla şehirler arası yolda yük ve yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri, 24 saatlik süre içinde devamlı olarak en fazla kaç saat araç kullanabilirler?
A
5,5
B
4,5
C
3,5
D
2,5
20 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, ticari amaçla yük veya yolcu taşıyan bir şoförün, hiç mola vermeden aralıksız (devamlı) olarak direksiyon başında geçirebileceği en uzun sürenin ne olduğu sorulmaktadır. Bu kural, özellikle uzun yol şoförlerinin yorgunluğa bağlı kaza yapmalarını önlemek için konulmuştur. Sorunun kilit noktası "devamlı olarak" ifadesidir, yani toplam sürüş süresi ile karıştırılmamalıdır.

Doğru Cevap: b) 4,5

Doğru cevabın 4,5 saat olmasının sebebi, Türkiye'deki Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin ilgili maddelerine dayanmasıdır. Yönetmeliğe göre, ticari araç şoförleri aralıksız olarak en fazla 4,5 saat araç kullanabilirler. Bu sürenin sonunda, şoförlerin en az 45 dakika mola vermesi zorunludur. Bu mola, şoförün dinlenmesini, dikkatini toplamasını ve yola daha güvenli bir şekilde devam etmesini sağlar.

Şoförler, bu 45 dakikalık molayı isterlerse 4,5 saatlik sürüş periyodu içinde en az 15'er dakikalık parçalar halinde de kullanabilirler. Örneğin, 2 saat araç kullandıktan sonra 15 dakika, ardından 2,5 saat daha kullandıktan sonra 30 dakika mola verebilirler. Ancak ne olursa olsun, 4,5 saatlik direksiyon başında geçen sürenin sonunda toplamda 45 dakikalık dinlenme süresi tamamlanmış olmalıdır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) 5,5 saat: Bu süre, yasal sınır olan 4,5 saati aşmaktadır. Bir şoförün 5,5 saat boyunca aralıksız araç kullanması hem yasalara aykırıdır hem de aşırı yorgunluğa yol açacağı için çok tehlikelidir. Bu nedenle bu seçenek yanlıştır.
  • c) 3,5 saat ve d) 2,5 saat: Bir şoför elbette 2,5 veya 3,5 saat araç kullandıktan sonra mola verebilir. Bunda yasal bir sakınca yoktur ve hatta tavsiye edilebilir. Ancak soru, bir şoförün mola vermeden kullanabileceği "en fazla" süreyi sormaktadır. Yasal olarak izin verilen en üst sınır 4,5 saat olduğu için bu seçenekler doğru cevap olamaz.

Özetle, ehliyet sınavı için unutmamanız gereken iki önemli kural vardır:

  1. Devamlı Araç Kullanma Süresi: En fazla 4,5 saat.
  2. Toplam Araç Kullanma Süresi: 24 saatlik bir gün içinde toplamda en fazla 9 saat.

Bu kurallar, hem sürücünün hem de trafikteki diğer insanların can güvenliğini korumak amacıyla oluşturulmuştur.

Soru 21
Ticari amaçla yük taşımacılığı yapan ve azami ağırlığı 3,5 tonu geçen araçların şoförleri ile ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan ve taşıma kapasitesi şoförü dahil 9 kişiyi geçen araçların şoförlerinin, 24 saatlik herhangi bir süre içinde devamlı olarak kaç saatten fazla araç sürmeleri yasaktır?
A
1,5 
B
2,5 
C
3,5 
D
4,5
21 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, ticari amaçla kullanılan büyük kamyon, tır veya otobüs gibi araçları süren profesyonel şoförlerin, mola vermeden aralıksız olarak en fazla ne kadar süre araç kullanabileceği sorulmaktadır. Bu kural, uzun yolda şoförlerin yorgunluğa bağlı dikkat dağınıklığı yaşamasını önlemek ve trafik güvenliğini artırmak amacıyla konulmuştur. Sorunun temelini, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde belirtilen sürüş ve dinlenme süreleri oluşturur.

Doğru cevap d) 4,5 saat seçeneğidir. Türkiye'deki ilgili mevzuata göre, ticari yük ve yolcu taşımacılığı yapan profesyonel şoförler, 24 saatlik bir periyot içinde mola vermeden en fazla 4,5 saat boyunca araç sürebilirler. Bu sürenin sonunda şoförün araç kullanmaya devam etmesi yasaktır. Bu kuralın amacı, şoförün yorgunluk nedeniyle kaza yapma riskini en aza indirmektir.

4,5 saatlik kesintisiz sürüş süresini tamamlayan bir şoförün, yeniden araç kullanmaya başlamadan önce en az 45 dakika mola vermesi zorunludur. Bu 45 dakikalık mola, istenirse 4,5 saatlik sürüş periyodu içerisinde en az 15'er dakikalık parçalar halinde de kullanılabilir. Ancak önemli olan, 4,5 saatlik sürüş sonunda toplamda 45 dakikalık dinlenmenin tamamlanmış olmasıdır. Bu yüzden 4,5 saat, yasal olarak izin verilen en uzun kesintisiz sürüş süresidir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna gelince:

  • a) 1,5 saat, b) 2,5 saat ve c) 3,5 saat: Bu süreler, yasal olarak belirlenen azami (en yüksek) devamlı sürüş süresinden daha kısadır. Bir şoför bu süreler sonunda mola verebilir ancak vermek zorunda değildir. Soru, "kaç saatten fazla araç sürmeleri yasaktır?" diye sorduğu için, kanunun belirlediği en üst sınırı bulmamız gerekmektedir. Bu nedenle bu seçenekler, yasal üst limit olmadıkları için yanlıştır.

Özetle, bu sorunun anahtarı profesyonel şoförler için belirlenmiş iki önemli kuralı bilmektir:

  1. Devamlı Sürüş Süresi: En fazla 4,5 saat.
  2. Toplam Günlük Sürüş Süresi: Bir gün (24 saat) içinde toplamda en fazla 9 saat.

Bu soru, ilk kural olan "devamlı sürüş süresini" ölçmektedir ve doğru cevap bu nedenle 4,5 saattir.

Soru 22
Şekildeki araç sürücüsü kavşaktan sağa dönüş yapmak için hangi şeridi izlemelidir?
A
İstediği şeridi 
B
1 numaralı şeridi
C
2 numaralı şeridi 
D
3 numaralı şeridi
22 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, çok şeritli bir yolda kavşağa yaklaşan bir sürücünün, sağa dönüş yapabilmek için hangi şeridi takip etmesi gerektiği sorgulanmaktadır. Görselde üç adet şerit ve her şeridin üzerinde sürücüleri yönlendiren ok işaretleri bulunmaktadır. Bu işaretler, sürücülerin kavşakta hangi yöne gidebileceklerini gösteren zorunlu talimatlardır ve uyulması trafik güvenliği için kritik öneme sahiptir.

Doğru cevap d) 3 numaralı şeridi seçeneğidir. Çünkü yol üzerindeki zemin işaretlemelerine (kaplama üstü yazıları ve şekilleri) dikkatle bakıldığında, 3 numaralı şeridin üzerinde sağa dönüşü gösteren bir ok işareti bulunmaktadır. Bu işaret, en sağdaki bu şeridin sadece sağa dönecek araçlar tarafından kullanılması gerektiğini belirtir. Trafik kurallarına göre, sürücüler kavşağa yaklaşırken gidecekleri yöne uygun olan şeride önceden girmek ve dönüşlerini o şeritten tamamlamak zorundadır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • a) İstediği şeridi: Bu seçenek tamamen yanlıştır. Trafikte düzen ve güvenliğin sağlanması için sürücüler keyfi olarak şerit seçemezler. Yol çizgileri ve işaretleri, hangi şeritten hangi yöne gidileceğini net bir şekilde belirler ve bu kurallara uymak mecburidir.
  • b) 1 numaralı şeridi: Görselde en soldaki 1 numaralı şeridin üzerinde "düz gidiş" oku bulunmaktadır. Bu şeritteki bir aracın sağa dönmeye çalışması, hem kurallara aykırıdır hem de 2 ve 3 numaralı şeritlerdeki araçlar için büyük bir tehlike oluşturur. Bu manevra, diğer araçların yolunu keserek ciddi kazalara neden olabilir.
  • c) 2 numaralı şeridi: Tıpkı 1 numaralı şerit gibi, ortadaki 2 numaralı şeridin üzerinde de "düz gidiş" oku yer almaktadır. Bu şerit de sadece kavşaktan düz geçecek araçlar içindir. Sağa dönüş yapmak için bu şeridi kullanmak yasaktır ve kazalara davetiye çıkarır.

Özetle, kavşaklara yaklaşırken uyulması gereken en temel kural, yol üzerindeki yön oklarına dikkat etmektir. Sürücü, seyahat edeceği yöne (düz, sağa veya sola) uygun olan şeride kavşağa yeterli mesafe kala geçiş yapmalı ve dönüşünü bu şeritten tamamlamalıdır. Bu soru, şerit disiplininin ve yol işaretlerine uymanın trafikteki hayati önemini vurgulamaktadır.

Soru 23
Şekildeki karşılaşmada öncelikle görev hâlindeki ambulansın geçmesi gerekir. Bu durum aşağıdakilerden hangisi ile açıklanır?
A
Otomobilin tali yolda olması
B
Ambulansın ana yolda olması
C
Ambulansın geçiş üstünlüğüne sahip olması
D
Ambulansın diğer araca göre daha güçlü olması
23 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, görev başındaki bir ambulans ile bir otomobilin karşılaştığı bir kavşak durumu gösterilmektedir. Sorunun temelinde, bu kavşakta ambulansın neden ilk geçiş hakkına sahip olduğunu belirleyen en temel ve öncelikli kuralın ne olduğunu bulmamız isteniyor.

Doğru Cevap: c) Ambulansın geçiş üstünlüğüne sahip olması

Bu seçeneğin doğru olmasının sebebi, trafik kurallarında belirli araçlara tanınan özel bir haktır. Ambulans, itfaiye, polis aracı gibi araçlar, görevlerini yerine getirirken (sirenleri ve tepe lambaları çalışır durumdayken) "geçiş üstünlüğü" hakkına sahip olurlar. Bu hak, diğer tüm trafik kurallarının, ışıkların ve yol önceliklerinin üzerindedir. Soruda ambulansın "görev hâlinde" olduğu belirtildiği için, onun geçiş önceliğinin temel nedeni bu özel haktır.

Diğer Seçeneklerin İncelenmesi:

  • a) Otomobilin tali yolda olması: Resimde otomobilin önünde "Yol Ver" levhası bulunmaktadır. Bu, otomobilin gerçekten de tali yolda olduğunu ve ana yoldaki araçlara yol vermesi gerektiğini gösterir. Ancak bu durum, normal şartlarda iki sivil araç için geçerli olan bir kuraldır. Ambulansın geçiş hakkının asıl ve en önemli nedeni bu değildir. Çünkü ambulans tali yolda bile olsaydı, görev başında olduğu için yine geçiş üstünlüğüne sahip olacaktı.
  • b) Ambulansın ana yolda olması: Otomobil tali yolda olduğuna göre, ambulans ana yoldadır. Bu da normal şartlarda ambulansa geçiş hakkı tanır. Fakat bu seçenek de (a) seçeneği gibi eksik bir açıklamadır. Sorunun odak noktası, aracın bir "ambulans" olması ve "görev hâlinde" bulunmasıdır. Geçiş üstünlüğü kuralı, ana yol-tali yol ayrımından daha kapsayıcı ve öncelikli bir kuraldır.
  • d) Ambulansın diğer araca göre daha güçlü olması: Bu seçenek tamamen yanlıştır ve bir çeldiricidir. Trafik kuralları araçların motor gücüne, büyüklüğüne veya hızına göre değil, kanunlarla belirlenmiş kurallara göre işler. Bir aracın fiziksel özellikleri ona trafikte herhangi bir öncelik tanımaz.

Özetle, kavşakta ambulansın ana yolda, otomobilin ise tali yolda olması bir gerçektir ve normalde bu durum geçiş sırasını belirler. Ancak, işin içine "görev hâlindeki" bir ambulans girdiğinde, oyunun kuralı değişir. Bu durumda devreye giren en temel ve her şeyden önce gelen kural geçiş üstünlüğü kuralıdır. Bu yüzden en doğru ve kapsayıcı açıklama C seçeneğidir.

Soru 24
Şekildeki akaryakıt istasyonundan çıkmak isteyen 2 numaralı aracın sürücüsü ne yapmalıdır?
A
Geçiş hakkını kendi kullanmalı
B
Hızlanarak yoluna devam etmeli
C
1 numaralı aracın geçmesini beklemeli
D
Korna çalıp 1 numaralı aracı durdurmalı
24 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, bir akaryakıt istasyonu gibi bir mülkten anayola çıkmak isteyen 2 numaralı aracın sürücüsünün, yolda ilerlemekte olan 1 numaralı araca karşı nasıl bir davranış sergilemesi gerektiği sorgulanmaktadır. Bu durum, trafikte sıkça karşılaşılan ve geçiş hakkı kurallarının temelini oluşturan bir senaryodur. Sürücünün, trafik güvenliğini tehlikeye atmadan yola nasıl katılması gerektiğini bilmesi esastır.

Doğru cevap "c) 1 numaralı aracın geçmesini beklemeli" seçeneğidir. Trafik kurallarına göre, bir mülkten (akaryakıt istasyonu, otopark, garaj, bahçe vb.) karayoluna çıkan sürücüler, karayolundaki araçlara yol vermek zorundadır. Bu kurala "mülkten çıkış kuralı" denir ve anayoldaki trafiğin akışını ve güvenliğini sağlamayı amaçlar. Bu nedenle, 2 numaralı araç sürücüsü, anayolda seyir halinde olan 1 numaralı aracın geçişini güvenli bir mesafeden beklemelidir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Geçiş hakkını kendi kullanmalı: Bu seçenek yanlıştır çünkü geçiş üstünlüğü anayolda ilerleyen 1 numaralı araca aittir. Mülkten çıkan araç beklemekle yükümlüdür; geçiş hakkını zorla kullanmaya çalışmak ciddi bir kural ihlali ve kaza sebebidir.
  • b) Hızlanarak yoluna devam etmeli: Bu davranış son derece tehlikelidir ve "atak sürüş" olarak kabul edilir. 1 numaralı aracın önüne aniden çıkarak onu ani fren yapmaya veya manevra yapmaya zorlamak, hem kendisinin hem de diğer sürücünün can güvenliğini tehlikeye atar. Güvenli sürüş, öngörülebilir ve sabırlı olmayı gerektirir.
  • d) Korna çalıp 1 numaralı aracı durdurmalı: Bu seçenek de tamamen yanlıştır. Korna, bir tehlikeyi haber vermek veya uyarıda bulunmak için kullanılır, haklı olan bir sürücüyü durdurup kendinize yol açmak için değil. Bu hareket, trafik adabına aykırı, kaba ve tehlikeli bir davranıştır.

Özetle, bu sorunun ana teması geçiş hakkı ve mülkten çıkış kurallarıdır. Karayoluna bir tesisten veya özel bir alandan dahil olurken, anayoldaki trafiğin güvenliği ve akıcılığı her zaman önceliklidir. Bu sebeple 2 numaralı sürücünün yapması gereken tek doğru ve güvenli hareket, 1 numaralı aracın geçişini tamamlamasını sabırla beklemek ve ardından yol müsait olduğunda anayola katılmaktır.

Soru 25
Boşaltıldığı ortamda çevre kirliliği meydana getirecek maddelere ne ad verilir?
A
Kireç 
B
Atık
C
Yanıcı madde 
D
Yakıcı madde
25 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, kullanıldıktan sonra doğaya bırakıldığında çevreye zarar veren, kirliliğe yol açan maddelerin genel tanımı sorulmaktadır. Soru, bu tür maddeleri kapsayan en doğru ve genel kavramın ne olduğunu bulmanızı istiyor. Çevre bilinci ve trafik güvenliği açısından bu terimi doğru bilmek, özellikle tehlikeli madde taşıyan araçlarla ilgili kurallar için önemlidir.

Doğru cevap b) Atık seçeneğidir. Atık, kullanım süresi dolmuş, artık istenmeyen ve doğaya bırakıldığında canlı yaşamına veya çevreye zarar verebilecek her türlü maddeyi kapsayan genel bir isimdir. Örneğin, kullanılmış motor yağı, egzoz gazları, plastik şişeler veya sanayi tesislerinden çıkan kimyasal maddeler birer atıktır ve hepsi çevre kirliliğine neden olur. Bu nedenle "atık" kelimesi, soruda tarif edilen durumu en geniş ve doğru şekilde ifade eder.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • a) Kireç: Kireç, belirli bir kimyasal maddedir. Her ne kadar aşırı kullanımı toprağın veya suyun kimyasal yapısını bozarak kirliliğe yol açabilse de, çevre kirliliği yaratan tüm maddeleri tanımlayan genel bir terim değildir. Bu yüzden bu seçenek çok özel ve sınırlı kalmaktadır.
  • c) Yanıcı madde: Bu terim, bir maddenin kolayca alev alabilme özelliğini tanımlar (örneğin benzin veya alkol). Bir yanıcı madde döküldüğünde veya yandığında çevre kirliliği yaratabilir, ancak "yanıcı" kelimesi maddenin kirlilik potansiyelini değil, öncelikli olarak yangın tehlikesini belirtir. Her atık yanıcı olmak zorunda değildir.
  • d) Yakıcı madde: Yakıcı maddeler, genellikle oksijen açığa çıkararak başka maddelerin yanmasını sağlayan veya hızlandıran maddelerdir (oksitleyici maddeler). Tıpkı yanıcı maddeler gibi, bu da maddenin çevreye verdiği kirlilikten çok, kimyasal bir tehlike sınıfını (yangını körükleme riski) ifade eder. Bu nedenle sorunun genel tanımına uymaz.

Sonuç olarak, soruda istenen kavram, çevre kirliliğine neden olan tüm maddeleri kapsayan en genel ifadedir. Kireç belirli bir maddeyi, yanıcı ve yakıcı maddeler ise birer tehlike sınıfını belirtirken, atık kelimesi çevreye zarar verme potansiyeli olan tüm istenmeyen maddeleri kapsar. Bu yüzden en doğru ve kapsamlı cevap "Atık" olacaktır.

Soru 26
Şekildeki taşıt yolu üzerinde bulunan yazı neyi bildirmektedir?
A
Işıklara 50 m kaldığını
B
Asgari (en az) hız sınırını
C
Azami (en yüksek) hız sınırını
D
Öndeki araca 50 m´den fazla yaklaşılmamasını
26 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, taşıt yolu zeminine çizilmiş olan "50" rakamının ne anlama geldiği ve sürücüye hangi kuralı hatırlattığı sorulmaktadır. Bu tür yol üzeri işaretlemeler, trafik levhaları kadar önemli olan ve sürücülerin uyması gereken kuralları belirten görsel uyarılardır.

Doğru Cevap: c) Azami (en yüksek) hız sınırını

Yol üzerine beyaz renkle boyanmış bu tür sayılar, o yolda izin verilen en yüksek hızı yani azami hız sınırını belirtir. Görseldeki "50" rakamı, sürücülerin bu yolda saatte 50 kilometreyi (km/s) geçmemeleri gerektiğini ifade eder. Bu işaretlemeler genellikle hız sınırının değiştiği yerlerde, okul veya yaya geçitlerine yaklaşırken, yerleşim yeri girişlerinde veya trafik levhasının gözden kaçabileceği durumlarda sürücüyü uyarmak ve kuralı pekiştirmek amacıyla kullanılır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) Işıklara 50 m kaldığını: Trafik ışıklarına yaklaşıldığını belirten işaretler genellikle üzerinde trafik lambası sembolü bulunan dikey levhalardır. Yere çizilen bir sayı, ışıklara kalan mesafeyi bu şekilde belirtmez. Mesafe belirten yol üzeri yazıları genellikle "50 m" gibi birim ifadesiyle birlikte kullanılır ve farklı bir amaca hizmet eder.
  • b) Asgari (en az) hız sınırını: Asgari hız sınırı, trafiğin akışını yavaşlatmamak için belirlenen en düşük hız limitidir ve çok daha nadir kullanılır. Bu kural, genellikle mavi zeminli yuvarlak bir trafik levhası ile belirtilir, yol üzerine bu şekilde yazılmaz. Yol üzerine yazılan sayılar daima azami, yani en yüksek hızı ifade eder.
  • d) Öndeki araca 50 m´den fazla yaklaşılmamasını: Bu seçenek, takip mesafesi kuralını ifade etmektedir. Takip mesafesi, sabit bir rakamla belirlenmez; genellikle sürücünün hızının metre cinsinden yarısı kadardır (örneğin 90 km/s ile giderken 45 metre). Dolayısıyla yol üzerine yazılan "50" rakamı, sabit bir takip mesafesi kuralını değil, hız limitini bildirir.

Özetle, karayolu üzerine çizilmiş olan sayılar, sürücüler için o yoldaki azami (en yüksek) hız sınırını gösteren önemli bir uyarıdır ve bu kurala mutlaka uyulması gerekmektedir.

Soru 27
Aşağıdaki tehlike uyarı işaretlerinden hangisi yaklaşılmakta olan kavşağın kontrolsüz olduğunu belirtir?
A
B
C
D
27 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, gösterilen tehlike uyarı işaretlerinden hangisinin bir "kontrolsüz kavşağa" yaklaşıldığını bildirdiği sorulmaktadır. Kontrolsüz kavşak, herhangi bir trafik ışığı, trafik polisi veya geçiş üstünlüğünü belirten özel bir işaret (Dur, Yol Ver levhası gibi) bulunmayan, sürücülerin genel geçiş kurallarına uymak zorunda olduğu kavşak türüdür. Bu kavşaklarda temel kural, genellikle sağdan gelen araca yol vermektir.

Doğru Cevap B seçeneğidir. B seçeneğinde görülen ve üçgen içerisinde "X" harfine benzer bir çarpı işareti bulunan levha, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde "Kontrolsüz Kavşak" işareti olarak tanımlanmıştır. Bu levhayı gören bir sürücü, ileride trafik ışığı veya herhangi bir yönlendirici işaretin bulunmadığı bir kavşağa yaklaştığını anlamalıdır. Bu durumda sürücü hızını azaltmalı, dikkatli olmalı ve kavşaktaki diğer araçlara karşı geçiş kurallarına uymaya hazır olmalıdır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna gelince, bu işaretler kontrollü durumları ifade eden "Ana Yol - Tali Yol Kavşağı" levhalarıdır. Bu levhalardaki ortak özellik, kalın bir çizgi ile ana yolun, ince çizgiler ile de tali (ikincil) yolların gösterilmesidir. Bu işaretler, sürücünün ana yolda olduğunu ve tali yoldan gelen araçlara göre geçiş önceliğine sahip olduğunu belirtir. Bu da kavşağın "kontrollü" olduğu anlamına gelir.

Seçenekleri tek tek inceleyelim:

  • a) seçeneği: Bu işaret, ana yola sağ taraftan bir tali yolun bağlandığını gösterir. Ana yolda seyreden sürücünün geçiş üstünlüğü vardır.
  • c) seçeneği: Bu işaret, ana yola sol taraftan bir tali yolun bağlandığını gösterir. Yine ana yoldaki sürücünün geçiş üstünlüğü bulunur.
  • d) seçeneği: Bu işaret ise ana yola hem sağdan hem de soldan tali yolların bağlandığını belirtir. Geçiş üstünlüğü yine ana yoldaki sürücüye aittir.

Sonuç olarak, a, c ve d seçeneklerindeki işaretler geçiş üstünlüğünün kimde olduğunu net bir şekilde belirttiği için kontrollü kavşakları işaret eder. Soru ise kontrolsüz kavşağı sorduğu için, sadece "X" işaretini taşıyan B seçeneği doğru cevaptır. Bu işaret, sürücüye "Dikkat, kavşakta öncelik belirtilmemiş, genel kurallara göre hareket et!" mesajını verir.

Soru 28
Aşağıdakilerden hangisi, araçlarda olası bir kaza anında ölüm ve yaralanmaların en aza indirilmesi amacıyla alınan önlemlerdendir?
A
Koyu renk giysiler giyilmesi
B
Aracın kapılarının açık tutulması
C
Trafikteki motorlu araç sayısının artırılması
D
Seyir halinde iken emniyet kemeri kullanılması
28 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bir kaza meydana geldiğinde araç içindeki kişilerin can güvenliğini sağlamak ve yaralanmaları olabildiğince azaltmak için tasarlanmış bir güvenlik önlemi sorulmaktadır. Yani soru, bir çarpışma anında bizi neyin koruyacağını bulmamızı istiyor. Bu tür önlemlere "pasif güvenlik" sistemleri denir ve en temel olanı doğru cevapta gizlidir.

Doğru cevap d) Seyir halinde iken emniyet kemeri kullanılması seçeneğidir. Bir kaza anında, ani durma veya çarpma nedeniyle vücudumuz "eylemsizlik" prensibi gereği ileri doğru fırlama eğilimi gösterir. Emniyet kemeri, bu kontrolsüz hareketi engelleyerek vücudumuzu koltuğa sabitler. Bu sayede başımızın cama veya direksiyona çarpması, göğsümüzün ön panele vurması ya da en tehlikelisi olan araçtan dışarı fırlamamız önlenmiş olur. Emniyet kemeri, çarpma kuvvetini vücudun daha dayanıklı bölgelerine (kalça ve omuz kemikleri) yayarak hayati organların zarar görme riskini büyük ölçüde azaltır.

Şimdi diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:
  • a) Koyu renk giysiler giyilmesi: Bu seçenek yanlıştır çünkü giysilerin renginin, bir kaza anında araç içindeki yaralanma riskiyle hiçbir ilgisi yoktur. Giysilerin rengi, daha çok yayaların veya bisikletlilerin gece trafikte fark edilebilirliği ile ilgili bir konudur. Hatta koyu renkler, bu durumlarda görünürlüğü azaltarak tehlike yaratabilir.
  • b) Aracın kapılarının açık tutulması: Bu seçenek de tamamen hatalıdır ve son derece tehlikelidir. Seyir halinde kapıların açık olması, bir güvenlik önlemi olmak bir yana, kaza anında yolcuların araçtan dışarı savrulmasına neden olur. Araçtan dışarı savrulmak, ölümle sonuçlanan kazaların en yaygın sebeplerinden biridir ve bu seçenek güvenliği artırmak yerine hayatı doğrudan riske atar.
  • c) Trafikteki motorlu araç sayısının artırılması: Bu seçenek de yanlıştır. Trafikteki araç sayısının artması, trafik yoğunluğunu ve dolayısıyla kaza olma riskini artırır; azaltmaz. Bu seçenek, kaza anında koruma sağlamak yerine, kazanın meydana gelme olasılığını yükselten bir faktördür ve sorunun amacıyla tamamen terstir.

Özetle, emniyet kemeri, bir kaza anında hayat kurtaran en temel ve en etkili pasif güvenlik donanımıdır. Diğer seçenekler ise konuyla ilgisiz veya tam tersi şekilde tehlike yaratan durumlardır. Bu nedenle, araca biner binmez yapılması gereken ilk şey emniyet kemerini takmaktır.

Soru 29
Aşağıdakilerden hangisinin kara yollarında geceleri seyrederken yapılması yasaktır?
A
Karşılaşmalarda ışıkların söndürülmesi
B
Geçme sırasında öndeki aracın ışıkla uyarılması
C
Öndeki araç yakından izlenirken kısa hüzmeli farların yakılması
D
Sis ışıklarının sadece sis, kar ve şiddetli yağmur sebebiyle görüşün yetersiz olduğu hallerde kullanılması
29 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, geceleyin karayolunda araç kullanırken yapılması kesinlikle yasak olan ve trafik güvenliğini tehlikeye atan bir davranışı bulmamız isteniyor. Gece sürüşünün en temel kuralı, hem yolu görmek hem de diğer sürücüler tarafından görünür olmaktır. Şimdi seçenekleri bu temel kural çerçevesinde inceleyelim.

a) Karşılaşmalarda ışıkların söndürülmesi

Bu seçenek doğru cevaptır. Gece yolculuğunda karşı yönden gelen bir araçla karşılaşıldığında yapılması gereken, eğer uzun farlar yanıyorsa, diğer sürücünün gözünü kamaştırmamak için kısa farlara geçmektir. Işıkları tamamen söndürmek, aracınızı o an için görünmez hale getirir ve bu durum, hem sizin için hem de karşıdaki sürücü için çok büyük bir kaza riski oluşturur. Bu nedenle ışıkları tamamen kapatmak kesinlikle yasaktır ve son derece tehlikelidir.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • b) Geçme sırasında öndeki aracın ışıkla uyarılması: Bu davranış yasak değildir, aksine sollama (geçme) manevrasına başlarken öndeki sürücüyü haberdar etmek için kullanılan yaygın ve güvenli bir yöntemdir. Genellikle kısa süreli selektör (uzun farları yakıp söndürme) yapılarak öndeki sürücüye "sizi geçmek istiyorum" mesajı verilir. Bu, iletişimi artırarak güvenli bir geçişe yardımcı olur.
  • c) Öndeki araç yakından izlenirken kısa hüzmeli farların yakılması: Bu, yasak olmak bir yana, yapılması zorunlu olan doğru bir davranıştır. Öndeki aracı takip ederken uzun hüzmeli farlar kullanılırsa, ışıklar öndeki sürücünün dikiz aynasından ve yan aynalarından yansıyarak gözünü kamaştırır ve sürüş güvenliğini tehlikeye atar. Bu sebeple takip mesafesindeyken daima kısa farlar kullanılmalıdır.
  • d) Sis ışıklarının sadece sis, kar ve şiddetli yağmur sebebiyle görüşün yetersiz olduğu hallerde kullanılması: Bu ifade, sis ışıklarının doğru ve yasal kullanımını tarif etmektedir. Sis ışıkları, normal hava koşullarında gereksiz yere kullanıldığında diğer sürücülerin gözünü rahatsız edebilir. Dolayısıyla bu seçenekte belirtilen durum, yasak bir davranışı değil, tam tersine bir kuralın doğru uygulamasını anlatmaktadır.

Özetle, gece sürüşünde temel amaç "görmek ve görünmek" ilkesini korumaktır. Karşılaşma anında ışıkları tamamen kapatmak, bu ilkeyi en tehlikeli şekilde ihlal ettiği için kesinlikle yasaktır.

Soru 30
Şekle göre 1 numaralı aracın önündeki aracı geçmesi yasaktır. Bu durumu sürücüye aşağıdakilerden hangisi bildirir?
A
Devamlı yol çizgisi
B
Diğer aracın sürücüsü
C
Yol kenarındaki banketler
D
Hız kontrolü yapan uyarı cihazları
30 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, resimde gösterilen 1 numaralı aracın önündeki aracı sollamasının neden yasak olduğu ve bu yasağı sürücüye hangi unsurun bildirdiği sorulmaktadır. Cevabı bulmak için trafik kurallarını ve yoldaki işaretlemelerin anlamlarını bilmek gerekir. Görseldeki en önemli ipucu, iki şeridi birbirinden ayıran yol çizgisinin türüdür.

a) Devamlı yol çizgisi: Bu, doğru cevaptır. Karayollarında şeritleri ayıran çizgiler sürücüler için birer komut niteliğindedir. Eğer iki şeridi ayıran çizgi resimdeki gibi devamlı (kesiksiz) bir çizgi ise, bu çizginin bulunduğu bölüm boyunca sürücülerin şerit değiştirmesi ve öndeki aracı geçmesi (sollama yapması) kesinlikle yasaktır. Bu kural, genellikle görüş mesafesinin azaldığı virajlar, tepe üstleri gibi tehlikeli yerlerde trafiği güvenli kılmak için uygulanır. Dolayısıyla 1 numaralı aracın sürücüsüne sollama yasağını bildiren temel unsur bu devamlı yol çizgisidir.

  • b) Diğer aracın sürücüsü: Bu seçenek yanlıştır. Trafik akışı ve kurallar, sürücülerin kişisel işaretlerine veya inisiyatiflerine bırakılamaz. Öndeki aracın sürücüsü sinyal verse veya el işareti yapsa bile, eğer yol çizgisi sollama yapmaya izin vermiyorsa bu yasağı çiğnemek tehlikeli ve kural dışıdır. Güvenlik ve yasal geçerlilik her zaman trafik işaret ve işaretçilerine aittir.
  • c) Yol kenarındaki banketler: Bu seçenek yanlıştır. Banket, karayolunun taşıt yolu kenarında kalan, acil durumlarda araçların durmasına veya yayaların yürümesine yarayan kısımdır. Banketlerin yapısı veya genişliği, şeritler arasındaki sollama kurallarını belirleyen bir unsur değildir. Sollama kuralları tamamen yol çizgileri ve trafik levhaları ile ilgilidir.
  • d) Hız kontrolü yapan uyarı cihazları: Bu seçenek de yanlıştır. Radar gibi hız kontrol cihazları, araçların yasal hız sınırlarını aşıp aşmadığını denetler. Bu cihazların amacı hız ihlallerini önlemektir, sollama yasağını bildirmek değil. Bir yolda hız kontrolü yapılıyor olması, o yolda sollama yapmanın yasak olduğu anlamına gelmez.

Özetle, bir sürücünün önündeki aracı geçip geçemeyeceğine karar verirken bakması gereken en temel ve yasal olarak bağlayıcı işaret, şeritleri ayıran yol çizgisidir. Devamlı çizgi "Sollama Yapma", kesikli çizgi ise "Görüş alanı açıksa ve trafik uygunsa Sollama Yapabilirsin" anlamına gelir.

Soru 31
Taşıt yolu üzerine çizilen şekildeki yatay işaretleme, sürücülere aşağıdakilerden hangisini bildirir?
A
Kavşağa 50 m kaldığını
B
Asgari (en az) hız sınırını
C
Azami (en yüksek) hız sınırını
D
Öndeki araca 50 m´den fazla yaklaşılmamasını
31 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, karayolu üzerine çizilmiş olan "50" rakamının sürücüler için ne anlama geldiği sorulmaktadır. Bu tür işaretlemeler, sürücüleri yolun durumu ve uymaları gereken kurallar hakkında bilgilendiren "yatay işaretlemeler" sınıfına girer. Trafik güvenliği açısından bu işaretlerin anlamını doğru bir şekilde bilmek çok önemlidir.

Doğru cevap c) Azami (en yüksek) hız sınırını seçeneğidir. Karayolu üzerine büyük rakamlarla çizilen bu tür yatay işaretlemeler, o yolda izin verilen en yüksek hızı, yani azami hız limitini belirtir. Bu işaretleme, özellikle hız sınırının değiştiği yerlerde, okul veya yaya geçidi gibi hassas noktalara yaklaşırken ya da dikey trafik levhasını gözden kaçırmış olabilecek sürücüler için güçlü bir hatırlatma görevi görür. Kısacası, yolda "50" yazısını görüyorsanız, o bölgede en fazla 50 km/saat hızla gidebilirsiniz.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Kavşağa 50 m kaldığını: Bir kavşağa olan mesafeyi bildiren işaretler genellikle dikey trafik levhalarıdır. Ayrıca, bazı yollarda kavşak veya tehlikeli bir noktaya yaklaşıldığını belirtmek için yol kenarında azalan çizgi sayısına sahip levhalar (örneğin 300m, 200m, 100m) kullanılır. Yola sadece "50" yazılması, kavşağa kalan mesafeyi göstermenin standart bir yolu değildir.
  • b) Asgari (en az) hız sınırını: Asgari hız sınırı, yani bir yolda gidilmesi gereken en düşük hız, mavi zeminli yuvarlak bir trafik levhası ile belirtilir. Yola çizilen rakamlar, mecburi en düşük hızı değil, izin verilen en yüksek hızı ifade eder. Bu iki kavram birbiriyle karıştırılmamalıdır.
  • d) Öndeki araca 50 m´den fazla yaklaşılmamasını: Bu kural, "takip mesafesi" ile ilgilidir. Takip mesafesi genellikle "iki saniye kuralı" veya hızın yarısı kadar metre (örneğin 90 km/saat hızla giderken 45 metre) olarak belirlenir. Yola yazılan bir sayı, sabit bir takip mesafesi kuralı koymaz.

Özetle, taşıt yolu üzerine çizilmiş sayılar her zaman o bölüm için geçerli olan azami (en yüksek) hız sınırını bildirir. Bu yatay işaretlemeler, dikey trafik levhalarını destekleyen ve sürücülerin hızlarını yasal sınırlara ve yol koşullarına göre ayarlamalarına yardımcı olan kritik güvenlik unsurlarıdır. Sınavda bu tür bir görselle karşılaştığınızda, bunun bir hız limiti hatırlatması olduğunu unutmamalısınız.

Soru 32
B sınıfı sürücü belgesine sahip olan Mehmet, A2 sınıfı sürücü belgesi almak için başvuru yapıyor. Bu durumda Mehmet, aşağıda resimleri verilen araçlardan hangisini kullanmak istemektedir?
A
B
C
D
32 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, sürücü belgesi sınıflarının hangi araç türlerini kullanma yetkisi verdiğini bilmeniz beklenmektedir. Sorunun kilit noktası, Mehmet'in A2 sınıfı ehliyet için başvuru yapmasıdır. Mevcut B sınıfı ehliyeti olması, kafa karıştırmak için verilmiş bir bilgidir; odaklanmanız gereken, yeni almak istediği ehliyet sınıfıdır.

Doğru cevap c) seçeneğidir. Çünkü Türkiye'deki trafik mevzuatına göre A2 sınıfı sürücü belgesi, belirli güç limitleri dahilindeki motosikletleri kullanmak için verilir. A2 sınıfı ehliyet, gücü 35 kilovatı (kW) ve gücünün ağırlığına oranı 0,2'yi geçmeyen, sepetli veya sepetsiz iki tekerlekli motosikletler ile gücü 15 kilovatı geçmeyen üç tekerlekli motosikletleri kapsar. Dolayısıyla, A2 ehliyeti almak isteyen bir kişi, resimdeki gibi bir motosiklet kullanmak istemektedir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Otomobil: Bu araç bir otomobildir ve kullanımı için B sınıfı sürücü belgesi gereklidir. Soruda Mehmet'in zaten B sınıfı ehliyete sahip olduğu belirtilmiştir, bu yüzden bu aracı kullanmak için yeni bir başvuru yapmasına gerek yoktur.
  • b) Traktör: Bu araç bir traktördür ve kullanımı için F sınıfı sürücü belgesi gereklidir. Mehmet'in başvurduğu A2 sınıfı, traktör kullanımını kapsamamaktadır.
  • d) Kamyon: Bu araç bir kamyondur ve kullanımı için C sınıfı sürücü belgesi gereklidir. A2 sınıfı ehliyet, kamyon gibi yük taşıma amaçlı büyük araçları kullanma yetkisi vermez.

Özetle, ehliyet sınavında bu tür bir soruyla karşılaştığınızda, hangi ehliyet sınıfının hangi aracı kapsadığını doğru bir şekilde bilmeniz çok önemlidir. Soruda verilen A2 sınıfı başvurusu, doğrudan motosiklet kullanımını işaret ettiği için doğru cevap c seçeneğindeki motosiklet görselidir.

Soru 33
Şekildeki trafik işareti aşağıdakilerden hangisini bildirir?
A
Kontrolsüz kavşağa yaklaşıldığını
B
Duraklama ve park etme yasağını
C
Yolun araç trafiğine kapalı olduğunu
D
Bütün yasaklama ve kısıtlamaların sona erdiğini
33 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, size gösterilen trafik levhasının ne anlama geldiğini belirlemeniz istenmektedir. Bu levha, bir yol üzerindeki özel kuralların sona erdiğini ve artık genel kuralların geçerli olduğunu bildiren önemli bir tanzim işaretidir. Doğru cevabı ve diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu adım adım inceleyelim.

Doğru Cevap: d) Bütün yasaklama ve kısıtlamaların sona erdiğini

Soruda gördüğünüz bu levha, "Yasaklama ve Kısıtlamaların Sonu" anlamına gelir. Beyaz zemin üzerine çizilmiş kalın, siyah ve çapraz çizgilerden oluşur. Bu işareti gördüğünüzde, bu işaretten önce gelen ve o yol bölümü için konulmuş olan hız limiti, sollama yasağı gibi özel yasakların artık geçerli olmadığını anlamalısınız. Bu levhadan sonra, o yol için belirlenmiş genel hız limitlerine ve trafik kurallarına geri dönülür.

Şimdi diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • a) Kontrolsüz kavşağa yaklaşıldığını: Bu seçenek yanlıştır. Kontrolsüz kavşağa yaklaşıldığını bildiren levha, üçgen şeklinde, kırmızı çerçeveli ve içinde siyah bir çarpı (X) işareti bulunan bir tehlike uyarı işaretidir. Sürücüyü, ileride geçiş üstünlüğü kurallarının dikkatle uygulanması gereken bir kavşak olduğu konusunda uyarır.
  • b) Duraklama ve park etme yasağını: Bu seçenek de yanlıştır. Duraklama ve park etmenin yasak olduğunu bildiren levha, mavi zemin üzerine kırmızı çerçeveli ve üzerinde iki adet çapraz kırmızı şerit bulunan yuvarlak bir levhadır. Sorudaki levha ise beyaz zeminlidir ve bir yasak başlatmak yerine, mevcut yasakları bitirir.
  • c) Yolun araç trafiğine kapalı olduğunu: Bu seçenek de doğru değildir. Bir yolun taşıt trafiğine kapalı olduğunu gösteren işaret, genellikle "Girişi Olmayan Yol" levhasıdır. Bu levha, kırmızı bir daire içinde beyaz yatay bir çizgiden oluşur ve o yola hiçbir aracın girmemesi gerektiğini belirtir.

Özetle; soruda gösterilen levha, daha önce konulmuş olan yerel ve geçici tüm yasakların sona erdiğini bildirir. Bu nedenle, sürücünün bu levhayı gördükten sonra yolun standart kurallarına uyması gerektiğini anlaması gerekir. Bu açıklamalar ışığında doğru cevap "d" seçeneğidir.

Soru 34
Araç sürücüleri, taşıt yolunun dar olduğu yerlerdeki karşılaşmalarda, aksini gösteren bir trafik işareti yoksa aşağıdakilerden hangisine geçiş hakkı vermek suretiyle geçiş kolaylığı sağlamak zorundadır?
A
Otomobili süren otobüse
B
Motorsuz aracı süren motorlu araca
C
Motorlu aracı süren motorsuz araca
D
Minibüsü süren lastik tekerlekli traktöre
34 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, herhangi bir trafik işaretinin bulunmadığı dar bir yolda karşılaşan iki farklı araçtan hangisinin, diğerine yol vererek geçiş kolaylığı sağlamak zorunda olduğu sorgulanmaktadır. Bu durum, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde belirtilen genel geçiş hakkı kurallarından birini test etmektedir. Sorunun temel amacı, sürücülerin bu hiyerarşiyi bilip bilmediğini ölçmektir.

Doğru Cevap: b) Motorsuz aracı süren motorlu araca

Bu seçeneğin doğru olmasının sebebi, trafik kanunlarında belirtilen genel geçiş üstünlüğü sıralamasıdır. Trafik kurallarına göre, aksini belirten bir işaret veya özel bir durum (örneğin eğimli yollar) olmadıkça, daralan yollarda motorlu araçlar, motorsuz araçlara göre geçiş önceliğine sahiptir. Bu kuralın mantığı, motorlu araçların manevra kabiliyetinin daha sınırlı, durma ve tekrar kalkış yapma süreçlerinin daha zahmetli olmasıdır. Bisiklet, at arabası gibi motorsuz bir aracın kenara çekilip yol vermesi, bir otomobil veya kamyona göre çok daha kolaydır.

  • Örnek: Dar bir köy yolunda bir otomobil ile bir bisikletli karşılaştığında, bisiklet sürücüsü kenara çekilerek otomobilin geçmesini beklemelidir.

Diğer Seçeneklerin İncelenmesi:

a) Otomobili süren otobüse: Bu seçenek yanlıştır çünkü hem otomobil hem de otobüs motorlu araçtır. Bu tür durumlarda "motorsuz araca yol verilir" kuralı uygulanmaz. İki motorlu aracın karşılaştığı durumlarda, geçiş üstünlüğü genellikle eğim durumuna (inen araç çıkan araca yol verir) veya araçların cinsine göre (iş makinesi diğer motorlu araçlara yol verir) belirlenir. Ancak sorunun kökünde genel bir kural sorulduğu için bu seçenek doğru değildir.

c) Motorlu aracı süren motorsuz araca: Bu seçenek, doğru cevabın tam tersidir ve bu nedenle kesinlikle yanlıştır. Belirtildiği gibi, trafik kuralları geçiş önceliğini motorlu araçlara vermektedir. Motorlu bir aracın, motorsuz bir araca yol vermesi kuralı bu senaryo için geçerli değildir.

d) Minibüsü süren lastik tekerlekli traktöre: Bu seçenek de yanlıştır. Minibüs ve traktör, her ikisi de motorlu araç sınıfına girer. Tıpkı 'a' seçeneğinde olduğu gibi, aralarındaki geçiş hakkı bu genel kurala göre değil, yolun eğimi gibi diğer özel durumlara göre belirlenir. Dolayısıyla, bu ifade soruda istenen temel ve genel kuralı yansıtmaz.

Özetle, dar bir yolda karşılaşma anında, eğer ortada durumu düzenleyen özel bir trafik işareti yoksa, en temel kural şudur: Hareketi daha kolay ve esnek olan araç, hareketi daha kısıtlı olan araca yol verir. Bu prensipten yola çıkarak kanun, motorsuz araçların (bisiklet, at arabası vb.) motorlu araçlara (otomobil, otobüs, kamyon vb.) geçiş kolaylığı sağlamasını zorunlu kılmıştır.

Soru 35
Şekle göre 1 numaralı araca arkadan çarpan 2 numaralı araç sürücüsü hakkında aşağıdakilerden hangisi kesinlikle söylenir?
A
Gözlerinin iyi görmediği
B
Hız kurallarına uymadığı
C
Araç lastiklerinin eski olduğu
D
Takip mesafesi kuralını ihlal ettiği
35 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, 2 numaralı aracın 1 numaralı araca arkadan çarptığı bir kaza durumu gösterilmektedir. Sorunun kilit noktası, bu kaza özelinde 2 numaralı araç sürücüsü hakkında "kesinlikle" söylenebilecek olanı bulmaktır. Bu ifade, diğer ihtimalleri eleyip, kazanın oluşumundaki en temel ve doğrudan kural ihlalini tespit etmemiz gerektiğini gösterir.

Doğru Cevap: d) Takip mesafesi kuralını ihlal ettiği

Doğru cevabın bu seçenek olmasının sebebi, arkadan çarpma kazalarının temel nedeninin takip mesafesi kuralına uyulmaması olmasıdır. Trafik kurallarına göre her sürücü, önündeki araçla arasında, acil bir durumda güvenli bir şekilde durmasına yetecek kadar mesafe bırakmak zorundadır. Eğer 2 numaralı araç sürücüsü bu takip mesafesi kuralına uysaydı, 1 numaralı araç aniden yavaşlasa veya dursa bile, ona çarpmadan durabilecek zamanı ve mesafesi olurdu. Bu kazanın gerçekleşmiş olması, bu kuralın ihlal edildiğinin en net kanıtıdır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlıştır?

  • a) Gözlerinin iyi görmediği: Bu bir ihtimal olabilir ancak kesin bir durum değildir. Sürücünün gözleri çok iyi görüyor olabilir fakat dikkati dağınık olabilir, telefonla konuşuyor olabilir veya sadece dalgın olabilir. Bu nedenle, sürücünün gözlerinin bozuk olduğunu kesin olarak söyleyemeyiz.
  • b) Hız kurallarına uymadığı: Sürücünün hız limitini aştığını da kesin olarak bilemeyiz. Bu kaza, çok düşük hızlarda seyreden bir trafikte bile meydana gelebilir. Örneğin, her iki araç da 30 km/s hızla giderken öndeki araç aniden durduğunda, arkadaki araç takip mesafesini korumuyorsa yine de çarpabilir. Hız kurallarına uymak kazayı önlemeye yetmeyebilir, asıl önemli olan mesafedir.
  • c) Araç lastiklerinin eski olduğu: Şekle bakarak aracın lastiklerinin durumu hakkında hiçbir yorum yapamayız. Lastiklerin eski olması fren mesafesini uzatır ve bir kaza nedeni olabilir, fakat bu sadece bir tahmindir. Sürücünün yepyeni lastikleri olsa bile, takip mesafesini korumuyorsa bu kaza yine de kaçınılmaz olurdu.

Özetle, bir arkadan çarpma kazasında diğer tüm faktörler (hız, hava koşulları, sürücü dikkati, lastik durumu) birer etken olabilirken, kazanın gerçekleşmesini sağlayan temel ve kesin kural ihlali, güvenli takip mesafesinin korunmamış olmasıdır. Bu nedenle doğru cevap "d" seçeneğidir.

Soru 36
Motordaki aşınmaları hangi sistem azaltır?
A
Şarj sistemi 
B
Marş sistemi
C
Ateşleme sistemi
D
Yağlama sistemi
36 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, bir motorun çalışması sırasında hareket eden metal parçaların birbirine sürtünerek zamanla yıpranmasını, yani aşınmasını engelleyen veya en aza indiren sistemin hangisi olduğu sorulmaktadır. Motorun ömrünü uzatan en kritik faktörlerden biri olan bu mekanizmayı doğru anlamak önemlidir.

Doğru cevap d) Yağlama sistemi seçeneğidir. Motor, içinde pistonlar, krank mili ve yataklar gibi çok sayıda metal parçanın yüksek hızlarda ve sıcaklıklarda birbirine temas ederek çalıştığı bir makinedir. Yağlama sistemi, motor yağı adı verilen özel bir sıvıyı basınçla bu hareketli parçaların arasına göndererek ince bir film tabakası oluşturur. Bu yağ filmi, metalin metale doğrudan temasını keser, sürtünmeyi büyük ölçüde azaltır ve böylece aşınmayı engeller.

Yağlama sisteminin tek görevi aşınmayı önlemek de değildir. Aynı zamanda sürtünmeden kaynaklanan ısının bir kısmını üzerine alarak motorun soğumasına yardımcı olur. Parçalar arasında oluşan mikroskobik metal talaşlarını ve kirleri temizleyerek yağ filtresine taşır. Bu çok yönlü koruma sayesinde motorun verimli çalışmasını sağlar ve ömrünü uzatır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Şarj sistemi: Bu sistemin görevi, motor çalışırken alternatör (şarj dinamosu) aracılığıyla elektrik üretmektir. Üretilen bu elektrikle hem aküyü doldurur hem de aracın far, radyo gibi elektrikli aksamlarının ihtiyacını karşılar. Motorun mekanik aşınmasıyla doğrudan bir ilgisi yoktur.
  • b) Marş sistemi: Bu sistem, aracı çalıştırmak için motora ilk hareketi verir. Kontak anahtarını çevirdiğinizde aküden aldığı güçle marş motorunu çalıştırır ve motorun dönmesini sağlar. Motor çalıştıktan sonra görevi biter ve devreden çıkar. Motorun çalışması sırasındaki aşınmayı azaltma gibi bir fonksiyonu bulunmaz.
  • c) Ateşleme sistemi: Benzinli motorlarda, silindirdeki sıkıştırılmış hava-yakıt karışımını bujilerle kıvılcım çıkararak ateşleyen sistemdir. Bu ateşleme sayesinde güç üretilir ve motor çalışır. Görevi güç üretmektir, motor parçalarını aşınmaya karşı korumak değildir.

Özetle, motorun uzun ömürlü ve sağlıklı çalışabilmesi için parçalar arasındaki sürtünmeyi ve aşınmayı minimuma indiren hayati sistem yağlama sistemidir. Diğer sistemler motorun çalışması için gerekli olan farklı görevleri yerine getirirler ancak aşınmayı önleme görevini üstlenmezler.

Soru 37
Aracın kullanma kılavuzuna göre, belirli kilometre dolunca aşağıdaki parçalardan hangisi değiştirilir?
A
Buji 
B
Manifold
C
Teker jantı 
D
Vites kutusu
37 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bir aracın düzenli ve planlı bakımları kapsamında, kullanım ömrü dolduğu için belirli bir kilometre sonunda değiştirilmesi gereken parçanın hangisi olduğu sorulmaktadır. Araçlarda bazı parçalar aşınma ve yıpranmaya maruz kaldığı için üretici tarafından belirlenen aralıklarla yenilenmelidir. Bu işleme periyodik bakım denir ve aracın performansını, güvenliğini ve yakıt verimliliğini korumak için kritik öneme sahiptir.

Doğru cevap a) Buji seçeneğidir. Buji, benzinli motorlarda silindir içerisindeki hava-yakıt karışımını ateşlemek için elektrik kıvılcımı üreten çok önemli bir parçadır. Zamanla bujinin uçları aşınır, üzerinde kurum birikir ve ateşleme kalitesi düşer. Bu durum motorun düzensiz çalışmasına, performans kaybına ve yakıt tüketiminin artmasına neden olur. Bu yüzden her aracın kullanma kılavuzunda bujilerin kaç kilometrede bir (örneğin her 30.000 km veya 60.000 km'de bir) değiştirilmesi gerektiği açıkça belirtilir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • Manifold: Manifoldlar (emme ve egzoz manifoldu), motorun dayanıklı ve uzun ömürlü parçalarıdır. Emme manifoldu havayı silindirlere dağıtırken, egzoz manifoldu yanmış gazları motordan dışarı toplar. Bu parçalar ancak bir arıza, çatlama veya kaza durumunda değiştirilir; belirli bir kilometreye göre planlı olarak değiştirilmezler.
  • Teker jantı: Jant, lastiğin takıldığı metal kısımdır ve aracın ana yapısal bileşenlerinden biridir. Normal kullanımda aşınan veya ömrü dolan bir parça değildir. Sadece bir kaza, şiddetli bir çukura girme sonucu eğilme veya kırılma gibi durumlarda değiştirilmesi gerekir. Periyodik bakımla ilgisi yoktur.
  • Vites kutusu: Vites kutusu (şanzıman), motorun gücünü tekerleklere aktaran ana sistemlerden biridir ve aracın ömrü boyunca dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Belirli kilometrelerde vites kutusunun yağı değiştirilir, ancak kutunun kendisi değiştirilmez. Vites kutusunun komple değişimi, ancak çok büyük ve masraflı bir arıza meydana geldiğinde söz konusu olur.

Özetle, soru bizden periyodik olarak, yani belirli bir kilometre dolduğunda değiştirilen bir "sarf malzemesi" veya "aşınan parça" bulmamızı istiyor. Buji tam olarak bu tanıma uyan parçadır. Manifold, jant ve vites kutusu ise aracın ömürlük ana parçaları olarak kabul edilir ve sadece arızalandıklarında değiştirilirler.

Soru 38
Sıkıştırılmış yakıt-hava karışımının buji ile ateşlenmesi sonucu çalışan motor hangisidir?
A
Dizel motor 
B
Marş motoru
C
Benzinli motor 
D
Buhar makinesi
38 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bir motorun çalışma prensibine dair temel bir bilgi sorgulanmaktadır. Sorunun kilit noktası, **"sıkıştırılmış yakıt-hava karışımının buji ile ateşlenmesi"** ifadesidir. Bu, motorun yanma odasında patlamayı nasıl başlattığını tarif eder. Şimdi seçenekleri tek tek inceleyerek doğru cevaba ulaşalım.

Doğru Cevap: c) Benzinli motor

Benzinli motorlar, dört zamanlı çalışma prensibine göre çalışır: Emme, Sıkıştırma, Ateşleme (İş) ve Egzoz. Bu motorlarda, silindirin içine önce benzin ve hava karışımı çekilir (Emme zamanı). Piston yukarı hareket ederek bu karışımı sıkıştırır (Sıkıştırma zamanı). Karışım yeterince sıkıştırıldığında, buji adı verilen parça elektrikle bir kıvılcım çakar ve bu kıvılcım sıkışmış olan yakıt-hava karışımını ateşleyerek bir patlama yaratır. Bu patlama pistonu aşağı iter ve motora gücünü verir. Dolayısıyla, soruda tarif edilen çalışma prensibi tam olarak benzinli motora aittir.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) Dizel motor: Dizel motorlar, benzinli motorlardan farklı bir prensiple çalışır. Dizel motorlarda silindire önce sadece hava alınır ve bu hava çok yüksek bir basınçla sıkıştırılır. Sıkıştırılan havanın sıcaklığı aşırı derecede yükselir. Daha sonra bu kızgın havanın içine enjektörle motorin (mazot) püskürtülür ve yakıt, bujiden bir kıvılcıma ihtiyaç duymadan, yüksek sıcaklık nedeniyle kendiliğinden alev alır. Bu yönteme "sıkıştırma ile ateşleme" denir. Kısacası, dizel motorlarda ateşleme için buji kullanılmaz.
  • b) Marş motoru: Marş motoru, aracın ana motorunu (benzinli veya dizel) çalıştırmak için ilk hareketi veren küçük bir elektrik motorudur. Görevi, kontak anahtarını çevirdiğinizde aküden aldığı elektrik gücüyle ana motorun krank milini döndürmektir. Ana motor çalışmaya başladığında marş motorunun görevi biter. Yani marş motoru, yakıt-hava karışımı ile çalışan bir motor değildir.
  • d) Buhar makinesi: Buhar makinesi bir dıştan yanmalı motordur. Bu motorlarda yakıt (kömür, odun vb.) motorun dışında bir kazanda yakılarak su ısıtılır ve buhar elde edilir. Elde edilen yüksek basınçlı buhar, pistonları hareket ettirerek güç üretir. Çalışma prensibi, soruda bahsedilen sıkıştırılmış yakıt-hava karışımı ve buji ile ateşlemeden tamamen farklıdır.

Özetle, sorudaki "buji ile ateşleme" anahtar ifadesi, bizi doğrudan benzinli motor seçeneğine götürmektedir. Ehliyet sınavında motor tipleri arasındaki bu temel farkı bilmek oldukça önemlidir.

Soru 39
Otomobillerde, mekanizmayı oluşturan motor, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüme ne ad verilir?
A
Kavrama
B
Karoseri
C
Manifold
D
Süspansiyon
39 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, bir otomobilin mekanik ve iskelet yapısını oluşturan motor, tekerlek ve şasi gibi temel parçalar hariç tutulduğunda, dışarıdan bakıldığında görülen gövde kısmının teknik adının ne olduğu sorulmaktadır. Kısacası, aracın estetik görünümünü veren ve iç aksamını koruyan dış kabuğun ismi istenmektedir.

Doğru Cevap: b) Karoseri

Karoseri, bir aracın dış iskeletini ve yüzeyini oluşturan parçaların bütününe verilen isimdir. Bu bölüm, aracın aerodinamik yapısını, estetik görünümünü sağlar ve en önemlisi, yolcuları ve mekanik aksamı yağmur, rüzgar, darbe gibi dış etkenlere karşı koruyan bir kabuk görevi görür. Aracın kapıları, kaputu, tavanı, çamurlukları ve bagaj kapağı gibi tüm dış yüzeyleri karoseriye dahildir.

Soru, tam olarak bu "görünen dış bölümü" sorduğu için doğru cevap Karoseri'dir. Genellikle şasi ile karıştırılsa da, şasi aracın temel iskelet yapısıdır ve karoseri bu iskeletin üzerine giydirilen dış gövdedir. Bu yüzden sorunun tanımına en uygun seçenek budur.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) Kavrama: Kavrama, halk arasında debriyaj olarak da bilinen sistemdir. Motorun ürettiği gücü vites kutusuna iletmek veya bu bağlantıyı kesmek için kullanılır. Aracın içinde, motor ile şanzıman arasında yer alan bir aktarma organıdır ve dışarıdan kesinlikle görülmez.
  • c) Manifold: Manifold, motorun bir parçasıdır ve kaputun altında yer alır. Motora temiz hava ve yakıt karışımını dağıtan boru sistemine "emme manifoldu", yanma sonrası oluşan egzoz gazlarını motordan dışarı atan boru sistemine ise "egzoz manifoldu" denir. Aracın görünen dış bölümü ile hiçbir ilgisi yoktur.
  • d) Süspansiyon: Süspansiyon sistemi, tekerlekleri aracın gövdesine bağlayan ve yoldaki bozukluklardan kaynaklanan sarsıntıları emerek sürüş konforunu ve yol tutuşunu artıran bir sistemdir. Amortisörler ve yaylar bu sistemin en bilinen parçalarıdır ve aracın altında, tekerleklerin çevresinde bulunurlar. Karoseri gibi aracın dış kabuğunu oluşturmazlar.

Sonuç olarak, soru bir otomobilin dış gövdesini tanımlamaktadır ve bu tanıma uyan tek teknik terim "Karoseri"dir. Diğer seçenekler ise aracın motor, güç aktarma ve yürüyen aksam gibi iç mekanik sistemlerine ait parçalardır. Bu temel ayrımı bilmek, ehliyet sınavındaki motor bilgisi soruları için oldukça önemlidir.

Soru 40
Motor çalışır durumda iken aracın gösterge panelinde yağ basıncı ikaz ışığı yanıyorsa sebebi aşağıdakilerden hangisi  olabilir?
A
Fren hidroliğinin eksilmesi
B
Karterde yağın kalmaması
C
Depodaki yakıtın azalması
D
Radyatörde antifrizin olmaması
40 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, motor çalışır durumdayken aracın gösterge panelinde yanan yağ basıncı ikaz ışığının olası nedeni sorgulanmaktadır. Bu ikaz ışığı, genellikle kırmızı renkte bir yağdanlık simgesi şeklindedir ve motorun sağlığı açısından en önemli uyarılardan biridir. Bu ışığın yanması, motorun yağlama sisteminde ciddi bir sorun olduğunu ve acil müdahale gerektiğini belirtir.

Doğru cevap b) Karterde yağın kalmaması seçeneğidir. Motor yağı, motorun içindeki hareketli parçaların (pistonlar, krank mili vb.) birbirine sürtünmesini engelleyerek aşınmayı önler ve aynı zamanda motorun soğumasına yardımcı olur. Bu yağ, motorun alt kısmında bulunan ve "karter" olarak adlandırılan bir haznede toplanır. Motor çalıştığında, bir yağ pompası bu karterdeki yağı alarak basınçlı bir şekilde motorun tüm hareketli parçalarına gönderir.

Eğer karterde yağ kalmazsa veya seviyesi çok düşerse, yağ pompası sisteme gönderecek yağ bulamaz. Bu durumda motorun içindeki yağ basıncı tehlikeli bir şekilde düşer. Yağ basınç sensörü bu basınç düşüklüğünü algılar ve sürücüyü uyarmak için gösterge panelindeki yağ basıncı ikaz ışığını yakar. Bu, motorun yağlanmadığı ve çok kısa sürede büyük ve masraflı arızalar yaşayabileceği anlamına gelen çok ciddi bir durumdur.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:
  • a) Fren hidroliğinin eksilmesi: Fren hidroliği, fren sisteminin bir parçasıdır ve motorun yağlama sistemiyle hiçbir ilgisi yoktur. Fren hidroliği eksildiğinde, gösterge panelinde genellikle içinde ünlem işareti (!) olan bir daire veya "BRAKE" yazılı farklı bir ikaz ışığı yanar.
  • c) Depodaki yakıtın azalması: Yakıt, motorun çalışması için gerekli enerjiyi sağlar. Yakıt azaldığında, gösterge panelinde genellikle sarı renkli bir benzin pompası simgesi belirir. Bu uyarının motorun yağ basıncıyla bir bağlantısı bulunmamaktadır.
  • d) Radyatörde antifrizin olmaması: Antifriz (soğutma sıvısı), motorun aşırı ısınmasını (hararet yapmasını) önler. Radyatörde antifriz olmadığında motor hararet yapar ve hararet göstergesi yükselir veya termometre şeklinde kırmızı bir ikaz ışığı yanar. Bu durum da yağ basıncı ikaz ışığından tamamen farklı bir soruna işaret eder.

Özetle, yağ basıncı ikaz ışığı yandığında, bu durum doğrudan motorun yağlama sistemindeki bir sorunu gösterir. En yaygın ve temel sebep, karterdeki yağın bitmesi veya kritik seviyenin altına düşmesidir. Bu uyarıyı gördüğünüzde, motora kalıcı hasar vermemek için aracı derhal güvenli bir yere çekip motoru durdurmanız hayati önem taşır.

Soru 41
Aracın hareketi için gerekli gücü sağlayan aşağıdakilerden hangisidir?
A
Fren 
B
Motor
C
Egzoz 
D
Diferansiyel
41 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, bir aracın ilerleyebilmesi için gereken temel enerjiyi, yani gücü üreten parçanın hangisi olduğu sorgulanmaktadır. Kısacası, arabanın "kalbi" olarak nitelendirilebilecek ve onu hareket ettiren ana sistemin ne olduğunu bulmamız isteniyor.

Doğru Cevap: b) Motor

Motor, aracın hareket etmesi için gerekli olan gücü üreten temel mekanizmadır. Yakıtı (benzin, dizel vb.) ve havayı kullanarak kimyasal enerjiyi mekanik enerjiye, yani hareket enerjisine dönüştürür. Bu üretilen güç, daha sonra diğer aktarma organları vasıtasıyla tekerleklere iletilir ve aracın ilerlemesini sağlar. Bu nedenle, aracın güç kaynağı denildiğinde akla ilk gelen ve doğru olan cevap motordur.

Diğer Seçeneklerin Açıklaması:

  • a) Fren: Fren sistemi, aracın hareket etmesini sağlamak yerine, tam tersi bir görev üstlenir. Hareket halindeki aracı yavaşlatmak veya tamamen durdurmak için kullanılır. Tekerleklerde sürtünme yaratarak aracın hareket enerjisini ısı enerjisine dönüştürür ve bu yüzden güç kaynağı değildir.
  • c) Egzoz: Egzoz sistemi, motorun çalışması sırasında ortaya çıkan yanmış gazların araçtan güvenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. Aynı zamanda motorun gürültüsünü azaltma görevi de vardır. Güç üretmekle doğrudan bir ilgisi yoktur; motorun çalışmasının bir sonucudur.
  • d) Diferansiyel: Diferansiyel, güç aktarma organlarından biridir ve çok önemli bir görevi vardır, ancak güç üretmez. Motordan gelen gücü tekerleklere dağıtır ve özellikle virajlarda iç ve dış tekerleklerin farklı hızlarda dönmesine izin vererek aracın güvenli bir şekilde yol almasını sağlar. Yani, var olan gücü "yöneten" ve "ileten" bir parçadır, gücü "üreten" parça değildir.

Özetle, motor gücü üretir, diferansiyel bu gücü tekerleklere aktarır, fren aracı durdurur ve egzoz ise atık gazları dışarı atar. Bu nedenle, aracın hareketi için gerekli gücü sağlayan tek parça motordur.

Soru 42
Aracın gösterge panelinde bulunan şekildeki mavi renkli ikaz ışığı, aşağıdakilerden hangisi devrede iken yanar?
A
Arka sis lambası
B
Kısa hüzmeli farlar
C
Uzun hüzmeli farlar
D
Sol sinyal lambaları
42 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, aracın gösterge panelinde beliren mavi renkli bir ikaz ışığının hangi anlama geldiği ve hangi aydınlatma sisteminin aktif olduğunu gösterdiği sorulmaktadır. Gösterge panelindeki sembolleri ve renklerini tanımak, sürüş güvenliği ve aracın doğru kullanımı için temel bir bilgidir. Bu sembol, sürücüye aracın aydınlatma durumu hakkında kritik bilgi verir.

Doğru cevap c) Uzun hüzmeli farlar seçeneğidir. Soruda gösterilen sembol, uluslararası standartlara göre uzun hüzmeli farların (genellikle "uzun farlar" olarak bilinir) açık olduğunu gösterir. Bu sembolün iki temel özelliği vardır: Birincisi, far resminden çıkan ışık hüzmelerinin yere paralel ve düz olmasıdır; bu, ışığın uzağı aydınlattığını simgeler. İkincisi ve en ayırt edici özelliği ise renginin mavi olmasıdır. Mavi renk, sürücünün dikkatini çekerek, karşıdan gelen sürücülerin gözünü kamaştırabilecek güçlü bir aydınlatmanın devrede olduğu konusunda bir uyarı niteliği taşır.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:

  • a) Arka sis lambası: Arka sis lambasının ikaz ışığı genellikle turuncu veya sarı renkte olur. Sembolü, far sembolünün sağ tarafında, ışık hüzmelerini kesen dalgalı bir çizgi içerir. Bu nedenle bu seçenek yanlıştır.
  • b) Kısa hüzmeli farlar: Kısa hüzmeli farlar (normal farlar) devredeyken yanan ikaz ışığı standart olarak yeşil renktedir. Sembolü ise uzun far sembolüne benzese de, ışık hüzmeleri karşıdan gelen sürücünün gözünü almamak için aşağıya doğru eğik bir şekilde çizilmiştir. Sorudaki ışık mavi ve hüzmeler düz olduğu için bu seçenek de yanlıştır.
  • d) Sol sinyal lambaları: Sinyal lambalarının göstergesi, sola veya sağa dönük bir ok şeklindedir ve rengi yeşil olur. Ayrıca, sinyal lambaları çalıştığında bu gösterge ışığı sabit yanmaz, sürekli olarak yanıp söner. Bu nedenle bu seçenek de yanlıştır.

Özetle, araç gösterge panelindeki renkler sürücüye önemli mesajlar verir. Mavi renk neredeyse evrensel olarak uzun farları, yeşil renk genellikle kısa farlar, sinyaller gibi standart olarak devrede olan sistemleri, sarı/turuncu renk ise dikkat veya uyarı gerektiren durumları (sis farı, yakıt azlığı, motor arıza ışığı gibi) belirtir. Bu temel renk kodlamasını bilmek, ehliyet sınavında ve trafikte size büyük kolaylık sağlayacaktır.

Soru 43
Seyir hâlindeyken, aracın gösterge panelinde aşağıdaki ikaz ışıklarından hangisinin yanması, fren sisteminde hidrolik seviye düşüşü veya bir arıza olduğunu bildirir?
A
B
C
D
43 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, seyir hâlindeyken aracın gösterge panelinde beliren uyarılardan hangisinin fren sistemiyle ilgili bir soruna, özellikle fren hidrolik sıvısının azalmasına veya sistemde bir arıza olduğuna işaret ettiği sorulmaktadır. Bu tür ikaz ışıklarını tanımak, sürüş güvenliği açısından hayati önem taşır.

Doğru cevap a seçeneğidir. Bu sembol, evrensel olarak fren sistemi uyarı ışığıdır. Genellikle içinde bir ünlem işareti bulunan bir daireden ve onu çevreleyen iki parantezden oluşur. Bu ışığın yanmasının birkaç temel nedeni olabilir: Birincisi, el freninin (park freni) çekili olmasıdır. Ancak soru, "seyir hâlindeyken" yandığını belirttiği için, bu durumda en olası anlamı fren sisteminde fren hidrolik seviyesinin tehlikeli derecede düşmesi veya sistemde başka bir ciddi arıza olmasıdır. Bu ışık yandığında, araç güvenli bir şekilde durdurulmalı ve fren sistemi kontrol edilmelidir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğunu inceleyelim:
  • b seçeneği: Bu sembol, akü (şarj) ikaz ışığıdır. Aracın şarj sisteminde bir sorun olduğunu, yani alternatörün (şarj dinamosu) aküyü düzgün bir şekilde şarj etmediğini veya sistemde başka bir elektriksel arıza olduğunu gösterir. Bu uyarının fren sistemiyle doğrudan bir ilgisi yoktur.
  • c seçeneği: Bu sembol, motor yağı basıncı ikaz ışığıdır. Motorun içindeki yağ basıncının kritik seviyeye düştüğünü belirtir. Bu durum, motorda ciddi ve kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu uyarı motorun sağlığıyla ilgilidir, fren sistemiyle bir bağlantısı bulunmamaktadır.
  • d seçeneği: Bu sembol, direksiyon sistemi arıza ışığıdır. Genellikle yanında bir ünlem işareti olan direksiyon simgesi, elektrik destekli direksiyon (EPS) sisteminde veya hidrolik direksiyon sisteminde bir arıza olduğunu gösterir. Bu durumda direksiyon sertleşebilir ve aracı yönlendirmek zorlaşabilir. Bu uyarı da fren sistemiyle ilgili değildir.

Özetle, her ikaz ışığı aracın farklı bir sistemi hakkında bilgi verir. Sınav sorusunda istenen fren sistemi arızası veya hidrolik seviye düşüklüğü uyarısı, a seçeneğinde gösterilen semboldür. Bu ışık yandığında frenlerinizin tutmama riski bulunduğu için derhal ve güvenli bir şekilde durup yardım çağırmanız gerekir.

Soru 44
Araç motorunun ilk çalıştırılması esnasında, aşağıdakilerden hangisine basılmasında fayda vardır?
A
Kornaya 
B
Vites koluna
C
Fren pedalına 
D
Debriyaj pedalına
44 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, manuel vitesli bir aracın motorunu ilk çalıştırırken yapılması en faydalı ve güvenli olan hareketin ne olduğu sorulmaktadır. Amaç, hem aracın mekanik aksamını korumak hem de olası kazaları önlemektir. Bu nedenle her bir seçeneğin ne anlama geldiğini ve neden doğru ya da yanlış olduğunu inceleyelim.

Doğru Cevap: d) Debriyaj pedalına

Doğru cevap debriyaj pedalına basmaktır çünkü bunun iki temel ve çok önemli faydası vardır. Birincisi ve en önemlisi güvenliktir; debriyaj, motor ile vites kutusu arasındaki güç bağlantısını keser. Bu sayede, eğer araç viteste unutulmuşsa bile motor çalıştığı anda araba aniden ileri veya geri sıçramaz, bu da ciddi kazaları önler.

İkinci önemli faydası ise mekaniktir. Debriyaja basıldığında marş motoru, vites kutusunun ağırlığını ve direncini çevirmek zorunda kalmaz, sadece motorun kendisini döndürür. Bu durum, marş motorunun üzerindeki yükü azaltarak motorun daha kolay ve rahat çalışmasını sağlar. Özellikle soğuk havalarda akünün zayıf olabileceği durumlarda bu işlem, aracın çalışmasına büyük ölçüde yardımcı olur.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) Kornaya: Kornanın motorun çalıştırılmasıyla teknik olarak hiçbir ilgisi yoktur. Korna, çevredeki diğer sürücüleri veya yayaları uyarmak için kullanılan bir sesli ikaz sistemidir. Motoru çalıştırırken kornaya basmak gereksiz ve anlamsız bir eylemdir.
  • b) Vites koluna: Motoru çalıştırmadan önce yapılması gereken, vites kolunun "boş" viteste olduğundan emin olmaktır. Vites kolunun üzerine basmak veya ona bir kuvvet uygulamak, motorun çalışma prensibiyle ilgili değildir ve araca herhangi bir fayda sağlamaz. Bu seçenek tamamen kafa karıştırma amaçlıdır.
  • c) Fren pedalına: Fren pedalına basmak, özellikle eğimli bir yolda park edilmişse aracın kaymasını önlemek için iyi bir güvenlik alışkanlığıdır. Ancak bu, motorun "çalıştırılmasına" doğrudan bir fayda sağlamaz. Soru, motorun çalıştırılması esnasında faydalı olan eylemi sorduğu için, hem güvenlik (viteste kalma riskine karşı) hem de mekanik kolaylık sağlayan debriyaj pedalı çok daha doğru ve öncelikli bir cevaptır.

Özetle, manuel vitesli bir aracı çalıştırırken debriyaj pedalına sonuna kadar basmak, hem sizi ve çevrenizdekileri olası bir kazadan korur hem de aracınızın marş motoru ve aküsünün ömrünü uzatır. Bu nedenle ehliyet sınavlarında bu bilgi sıkça sorgulanır ve sürücülük hayatınız boyunca uygulamanız gereken temel bir kuraldır.

Soru 45

Aracını kaldırıma park etmiş bir sürücü, diğer yol kullanıcılarının kaldırımı kullanmasına engel olduğu gibi kaldırımı kullanamayan yayaların araç yoluna çıkmalarına neden olmaktadır. Oysaki - - - - düzeyi yüksek bir sürücü, kendini yaya olan yol kullanıcısının yerine koyar ve aracını kaldırıma park etmez.

Verilen ifadede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi yazılmalıdır?

A
öfke
B
empati
C
bencillik
D
sorumsuzluk
45 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, trafikte sıkça karşılaşılan bir kural ihlali üzerinden sürücülerin sahip olması gereken temel bir sosyal beceri sorgulanmaktadır. Sorunun metni, kaldırıma park etmenin yayalar için oluşturduğu tehlikeyi vurguladıktan sonra, bu yanlışı yapmayacak bir sürücünün hangi özelliğe sahip olduğunu bulmamızı istiyor. Metindeki kilit ifade ise "kendini yaya olan yol kullanıcısının yerine koyar" cümlesidir.

Doğru Cevap: b) empati

Doğru cevabın empati olmasının sebebi, empatinin tanımının sorudaki anahtar ifadeyle birebir örtüşmesidir. Empati, bir kişinin kendisini başka bir canlının yerine koyarak onun duygularını ve içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışma yeteneğidir. Paragrafta belirtilen "kendini yaya olan yol kullanıcısının yerine koyar" ifadesi, tam olarak empati kurma eylemini tanımlamaktadır. Empati düzeyi yüksek bir sürücü, "Ben bu kaldırımdan bir bebek arabasıyla, tekerlekli sandalyeyle veya yaşlı bir insan olarak geçmeye çalışsam ne hissederdim?" diye düşünür ve bu düşünce onu aracını doğru yere park etmeye yönlendirir.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) öfke: Öfke, trafikte genellikle ani tepkilere, kural ihlallerine ve saldırgan sürüşe neden olan olumsuz bir duygudur. Kaldırıma park eden bir sürücüye karşı diğer insanlar öfke duyabilir, ancak bir sürücünün öfke düzeyinin yüksek olması onu daha düşünceli ve kurallara uyan bir birey yapmaz, tam aksine daha tehlikeli hale getirir. Bu nedenle bu seçenek tamamen yanlıştır.

  • c) bencillik: Bencillik, yalnızca kendi çıkarlarını ve rahatını düşünme durumudur. Aslında soruda anlatılan kaldırıma park etme davranışı, tam olarak bencillik ve sorumsuzluktan kaynaklanan bir eylemdir. Cümlede ise bu eylemi yapmayan, yani olumlu bir özelliğe sahip sürücüden bahsedilmektedir. Dolayısıyla bencillik, aranan özelliğin tam zıttıdır.

  • d) sorumsuzluk: Sorumsuzluk da bencillik gibi, bu olumsuz davranışın temel nedenlerinden biridir. Sorumsuz bir sürücü, davranışlarının başkaları üzerindeki etkilerini düşünmez ve kurallara uymayı önemsemez. Ancak metindeki "kendini yaya olan yol kullanıcısının yerine koyar" ifadesi, sorumsuzluğun karşıtı olan sorumluluktan daha özel bir yeteneği, yani empatiyi tarif etmektedir. Bu nedenle empati, boşluğa en uygun ve en net ifadedir.

Soru 46
Aşağıdakilerden hangisi trafik kazalarının topluma verdiği zararlardan biri değildir?
A
Üretim ve refah kayıplarının yaşanması
B
Kara yollarının zamanından önce yıpranması
C
Uzun vadede kalkınmaya olumlu etki yapması
D
Açılan çok sayıda dava ile yargı sisteminde iş yükünün artması
46 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, trafik kazalarının topluma getirdiği olumsuz etkilerden, yani zararlardan biri olmayanı bulmamız isteniyor. Soru kökündeki "değildir" ifadesi çok önemlidir, çünkü bizden kazaların bir sonucu olanları değil, sonucu olmayanı işaretlememiz beklenmektedir. Şıkları tek tek inceleyerek doğru cevaba ulaşalım.

Doğru Cevabın Açıklaması (c şıkkı)

c) Uzun vadede kalkınmaya olumlu etki yapması

Bu seçenek doğru cevaptır çünkü trafik kazaları bir toplumun kalkınmasına asla olumlu etki yapmaz; tam tersine, kalkınmayı engelleyen en önemli sorunlardan biridir. Kazalar, can ve mal kayıplarına yol açarak ülkenin hem insan gücünü hem de ekonomik kaynaklarını tüketir. Sağlık sistemine binen yük, hasar gören araçların ve yolların onarım maliyetleri ve kaybedilen iş gücü, ülke ekonomisine doğrudan zarar verir. Bu nedenle, kazaların kalkınmaya "olumlu" etki yapması mantıksal olarak imkansızdır ve sorunun doğru cevabıdır.

Diğer Şıkların Neden Yanlış Olduğunun Açıklaması

Diğer seçenekler, trafik kazalarının topluma verdiği gerçek zararları ifade ettiği için bu soruya göre yanlış cevaplardır. Gelin bu zararları daha yakından inceleyelim:

  • a) Üretim ve refah kayıplarının yaşanması: Bu ifade, trafik kazalarının doğrudan bir sonucudur. Kazalarda yaralanan veya hayatını kaybeden insanlar, ülkenin üretim gücünün bir parçasıdır. Bu kişilerin işlerine devam edememesi "üretim kaybına" yol açar. Aynı zamanda, ailelerin yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılar, tedavi masrafları ve gelir kayıpları toplumun genel "refah seviyesini" düşürür. Dolayısıyla bu, kazaların bir zararıdır.
  • b) Kara yollarının zamanından önce yıpranması: Kaza anında yollar, bariyerler, trafik işaretleri gibi altyapı unsurları zarar görebilir. Ayrıca, kaza sonrası yapılan kurtarma çalışmaları, yolun trafiğe kapatılması ve onarım işlemleri de yolun ömrünü kısaltır ve onu yıpratır. Bu da devlete ek bir maliyet yükü getirir. Dolayısıyla bu da kazaların bir zararıdır.
  • d) Açılan çok sayıda dava ile yargı sisteminde iş yükünün artması: Maddi hasarlı, yaralanmalı veya ölümlü kazalar sonrasında sigorta anlaşmazlıkları, tazminat talepleri ve ceza davaları açılır. Bu durum, zaten yoğun olan mahkemelerin ve adalet sisteminin iş yükünü daha da artırır. Davaların uzun sürmesi hem mağdurlar için yıpratıcı bir süreç olur hem de yargı sisteminin verimliliğini düşürür. Dolayısıyla bu da kazaların topluma verdiği önemli bir zarardır.

Özetle; a, b ve d şıkları trafik kazalarının topluma verdiği gerçek ve kanıtlanmış zararları sıralarken, c şıkkı bu zararların tam tersi olan, mantıken mümkün olmayan bir iddiada bulunmaktadır. Bu yüzden doğru cevap c şıkkıdır.

Soru 47

I. Orta refüjlere ve yol kenarlarına dikilen ağaçların zarar görmesi

II. Köprü ve tünel gibi noktalarda yaşanan kazalarda ulaşımın aksaması

III. Trafo ve elektrik direğine çarpma gibi durumlarda kesintilerin yaşanması

IV. Bilhassa yakıt, kimyasal madde, tıbbi atık vs. yüklü araçların yaptığı kazalar neticesinde büyük ekolojik zararların görülmesi

Yukarıdakilerden hangileri kara yolunda meydana gelen trafik kazalarının kişiye, topluma, kamuya ve çevreye verdiği zararlardandır?

A
I ve II. 
B
I, III ve IV.
C
II, III ve IV. 
D
I, II, III ve IV.
47 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, trafik kazalarının sadece sürücü ve yolculara değil, daha geniş bir çerçevede ne gibi olumsuz etkileri olabileceği sorgulanmaktadır. Sorunun kökünde kazaların "kişiye, topluma, kamuya ve çevreye verdiği zararlar" bütüncül bir şekilde ele alınmıştır. Bu nedenle her bir öncülü bu dört kategoriden en az birine girip girmediğini değerlendirerek incelemeliyiz.

Şimdi maddeleri tek tek analiz edelim:

  • I. Orta refüjlere ve yol kenarlarına dikilen ağaçların zarar görmesi: Yol kenarlarındaki ağaçlar, refüjlerdeki bitkiler ve trafik levhaları gibi unsurlar devlete, yani kamuya aittir. Bir kaza sonucunda bu ağaçların veya bitkilerin zarar görmesi, devlete ait bir mülkün zarar görmesi anlamına gelir. Bu durum, doğrudan kamuya verilen bir zarardır. Aynı zamanda ağaçlar çevrenin bir parçası olduğu için dolaylı olarak çevreye de bir zarardır.
  • II. Köprü ve tünel gibi noktalarda yaşanan kazalarda ulaşımın aksaması: Bir kaza nedeniyle trafiğin durması veya yavaşlaması, o yolu kullanan yüzlerce, hatta binlerce insanı etkiler. İnsanlar işlerine, okullarına, hastanelere geç kalır; ambulans ve itfaiye gibi acil durum araçları hedeflerine ulaşmakta zorlanır. Bu durum, bireyleri aşan ve bütün bir halkı etkileyen toplumsal bir zarardır.
  • III. Trafo ve elektrik direğine çarpma gibi durumlarda kesintilerin yaşanması: Trafolar ve elektrik direkleri, kamu hizmeti sağlayan altyapı tesisleridir ve kamuya aittir. Bunlara çarpılması hem bir kamu zararı oluşturur hem de sonucunda yaşanan elektrik kesintisi bölgedeki evleri, iş yerlerini ve hastaneleri etkileyerek toplumsal bir zarara yol açar.
  • IV. Bilhassa yakıt, kimyasal madde, tıbbi atık vs. yüklü araçların yaptığı kazalar neticesinde büyük ekolojik zararların görülmesi: Bu madde zaten açıkça "ekolojik zararlar" ifadesini kullanmaktadır. Tehlikeli madde taşıyan bir tankerin devrilmesi sonucu toprağa, suya veya havaya karışan kimyasallar, o bölgedeki doğal yaşamı, bitki örtüsünü ve su kaynaklarını zehirler. Bu, en belirgin çevre zararlarından biridir.

Sonuç ve Doğru Cevabın Açıklaması

Görüldüğü gibi, soruda verilen dört öncülün her biri, trafik kazalarının yol açtığı farklı bir zarar türünü (kamu, toplum veya çevre) başarılı bir şekilde örneklemektedir. Soru, bu zararlardan hangilerinin trafik kazalarının bir sonucu olduğunu sorduğu için, listelenen maddelerin hepsi doğrudur. Bu nedenle, tüm öncülleri içeren D) I, II, III ve IV seçeneği doğru cevaptır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

Diğer seçenekler, trafik kazalarının yol açtığı zararların bütününü kapsamadığı için eksiktir ve bu yüzden yanlıştır.

  • a) I ve II: Bu seçenek, elektrik kesintileri (III) ve çevre kirliliği (IV) gibi önemli kamu ve çevre zararlarını dışarıda bırakır.
  • b) I, III ve IV: Bu seçenek, kazaların neden olduğu trafik sıkışıklığı gibi çok yaygın bir toplumsal zararı (II) içermemektedir.
  • c) II, III ve IV: Bu seçenek ise yol kenarındaki ağaçlar gibi kamu mallarına verilen zararı (I) göz ardı etmektedir.

Özetle, trafik kazaları sadece bireysel bir mesele değil, aynı zamanda kamusal, toplumsal ve çevresel sonuçları olan ciddi bir sorundur. Bu soru, sürücü adayının bu geniş bakış açısına sahip olup olmadığını ölçmeyi amaçlamaktadır.

Soru 48
Seyir hâlindeki sürücünün, yaptığı bir hatadan dolayı eliyle veya yüz ifadesiyle diğer sürücülerden özür dilemesi trafikte aşağıdakilerden hangisinin kullanıldığına örnek olur?
A
Beden dilinin
B
Bencilliğin
C
İnatlaşmanın
D
Tahammülsüzlüğün
48 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, trafikte bir sürücünün söz kullanmadan, sadece el ve yüz hareketleriyle başka bir sürücüden özür dileme davranışının hangi kavrama karşılık geldiği sorulmaktadır. Bu, sürücüler arasındaki sözsüz iletişimin ve trafik adabının önemli bir parçasıdır. Şimdi soruyu ve seçenekleri detaylıca inceleyelim.

Doğru cevap "a) Beden dilinin" seçeneğidir. Beden dili, insanların iletişim kurarken kelimeler yerine kullandıkları jestler (el, kol hareketleri), mimikler (yüz ifadeleri) ve vücut duruşunu ifade eder. Soruda anlatılan durumda sürücü, "kusura bakmayın" veya "özür dilerim" demek için sözcükler yerine elini kaldırmakta veya mahcup bir yüz ifadesi takınmaktadır. Bu hareketler, karşıdaki sürücüye bir mesaj iletmenin en etkili yoludur ve doğrudan beden dilinin kullanımına bir örnektir.

Diğer seçeneklerin neden yanlış olduğuna bakalım:

  • Bencilliğin: Bencillik, sadece kendini düşünme ve başkalarının haklarını veya duygularını önemsememe durumudur. Hata yapıp özür dilemek, bencilliğin tam tersine, başkalarına karşı sorumluluk ve saygı duyulduğunu gösteren bir erdemdir. Bencil bir sürücü hatasını kabul etmez, dolayısıyla bu seçenek yanlıştır.
  • İnatlaşmanın: İnatlaşma, trafikte bir konuda ısrarcı olma, geri adım atmama veya bir başka sürücüyle güç mücadelesine girme davranışıdır. Sorudaki sürücü ise hatasını kabul ederek bir uzlaşma ve nezaket ortamı yaratmaya çalışmaktadır. Bu durum, inatlaşmanın tamamen zıttıdır.
  • Tahammülsüzlüğün: Tahammülsüzlük, diğer insanların hatalarına veya farklılıklarına karşı sabır gösterememe halidir. Özür dilemek, olası bir gerginliği önlemek ve karşıdaki sürücünün anlayışına sığınmak için yapılan bir davranıştır. Bu, tahammülsüzlüğün değil, aksine anlayış ve hoşgörünün bir göstergesidir.

Özetle, trafikte yapılan bir hata sonrası el veya yüz ifadesiyle özür dilemek, sürücüler arasında olumlu bir iletişim kurmayı sağlar ve bu iletişimin adı beden dilidir. Bu davranış, trafikteki stresi azaltır, olası tartışmaları önler ve daha saygılı bir sürüş ortamı yaratılmasına katkıda bulunur.

Soru 49
Trafik içinde sorumluluk, yardımlaşma, tahammül, saygı, fedakârlık, sabır vb. değerlere sahip olabilme yetisidir. Bu cümlede tanımı yapılan kavram, aşağıdakilerden hangisidir?
A
Mizaç
B
Beden dili
C
Trafik adabı
D
Konuşma üslubu
49 numaralı soru için açıklama 

Bu soruda, trafikte sergilenmesi gereken bir dizi olumlu ve ahlaki değerin (sorumluluk, yardımlaşma, tahammül, saygı, fedakârlık, sabır) tanımı verilmiştir. Bizden istenen, bu değerler bütününü ifade eden doğru kavramı şıklar arasından bulmaktır. Soru, aslında trafikte sadece kanun ve kurallara uymanın yeterli olmadığını, aynı zamanda diğer insanlara karşı gösterilen olumlu tutum ve davranışların da ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Doğru Cevap: c) Trafik adabı

Doğru cevabın neden "Trafik adabı" olduğunu açıklayalım. Trafik adabı, yazılı trafik kurallarının ötesinde, sürücülerin ve trafikteki diğer bireylerin birbirlerine karşı göstermesi gereken nezaket, saygı, hoşgörü ve sorumluluk gibi davranışların tümünü kapsayan bir kavramdır. Soruda sıralanan sorumluluk (davranışlarının sonucunu üstlenmek), yardımlaşma (yolda kalmış birine yardım etmek), tahammül (başkasının hatasına karşı sabırlı olmak), saygı (diğer sürücülerin haklarına öncelik tanımak), fedakârlık (kendi hakkından feragat etmek) ve sabır gibi erdemler, tam olarak trafik adabının temelini oluşturur. Bu nedenle verilen tanım, doğrudan trafik adabı kavramını açıklamaktadır.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) Mizaç: Mizaç, bir kişinin doğuştan gelen huyunu, karakter yapısını ifade eder. Örneğin, bir insanın genel olarak sakin, sinirli, neşeli veya içe kapanık olması onun mizacıyla ilgilidir. Mizaç kişisel bir özelliktir; oysa trafik adabı, trafikteki tüm bireylerin öğrenmesi ve uygulaması gereken ortak bir davranış kültürüdür. Dolayısıyla mizaç, sorudaki tanımı karşılamaz.
  • b) Beden dili: Beden dili, söz kullanmadan jest, mimik ve duruş gibi vücut hareketleriyle iletişim kurma yöntemidir. Trafikte teşekkür etmek için el sallamak veya yol vermek için işaret yapmak bir beden dili örneğidir. Ancak beden dili, soruda belirtilen sorumluluk, fedakârlık, sabır gibi soyut ve ahlaki değerlerin tamamını kapsayan genel bir kavram değildir; sadece bu adabın gösterilme biçimlerinden biri olabilir.
  • d) Konuşma üslubu: Konuşma üslubu, bir kişinin iletişim kurarken seçtiği kelimeler ve ses tonu gibi ifade tarzını belirtir. Trafikteki etkileşimlerin büyük bir kısmı sözsüz gerçekleşir. Bu seçenek, trafikteki genel davranış bütününü değil, sadece sözel iletişimi tanımladığı için sorudaki sorumluluk, sabır ve yardımlaşma gibi geniş kapsamlı değerleri ifade etmekte yetersiz kalır.

Özetle, soruda tanımı yapılan ve trafikteki tüm paydaşların birbirine karşı göstermesi gereken olumlu davranışlar ve ahlaki değerler bütünü, en doğru şekilde "trafik adabı" kavramıyla ifade edilir. Bu kavram, güvenli ve huzurlu bir trafik ortamı oluşturmanın anahtarıdır.

Soru 50
Trafik adabı aşağıdakilerden hangisini belirler?
A
Trafik içinde hatalı davranış sergileyen sürücülerin uyarılmaması gerektiğini
B
Bir toplumdaki kişilerin birbirlerine karşı davranışlarıyla trafik ortamındaki davranışlarının farklı olduğunu
C
Öfkeli araç kullanmaya eğilimli olmak ile saldırgan sürücülük davranışlarının birbirleriyle ilişkili olmadığını
D
Trafik kurallarının kişiler tarafından ve her koşulda güvenliği sağlamak amacıyla uygulanıp uygulanmayacağını
50 numaralı soru için açıklama 
Bu soruda, "trafik adabı" kavramının neyi tanımladığı ve trafikteki davranışlarımızı nasıl etkilediği sorulmaktadır. Trafik adabı, sadece yazılı trafik kurallarına uymak değil, aynı zamanda trafikteki diğer insanlara karşı saygılı, sabırlı, sorumlu ve yardımsever olmayı içeren yazılı olmayan davranış kurallarıdır. Bu kavram, bir sürücünün kurallara neden ve nasıl uyduğunu belirleyen içsel bir disiplindir.

Neden D Seçeneği Doğru?

Doğru cevap olan d) seçeneği, trafik adabının temel işlevini mükemmel bir şekilde açıklamaktadır. Trafik kuralları (örneğin kırmızı ışıkta durmak, hız limitine uymak) herkese bellidir. Ancak bir sürücünün bu kuralları gece yarısı kimsenin olmadığı bir yolda veya bir polis görmediğinde bile uygulayıp uygulamayacağı, onun trafik adabına sahip olup olmamasına bağlıdır. Trafik adabına sahip bir sürücü, cezadan korktuğu için değil, güvenliğin her şeyden önemli olduğunu bildiği ve topluma karşı sorumluluk hissettiği için kurallara her koşulda uyar. Dolayısıyla trafik adabı, kuralların kişisel bir sorumlulukla ve güvenlik amacıyla uygulanıp uygulanmayacağını belirler.

Diğer Seçenekler Neden Yanlış?

  • a) Trafik içinde hatalı davranış sergileyen sürücülerin uyarılmaması gerektiğini: Bu ifade trafik adabıyla tamamen çelişir. Trafik adabı, başkalarını tehlikeye atmayacak şekilde, nazikçe ve yapıcı bir dille (örneğin korna yerine kısa bir selektörle) uyarmayı teşvik eder. Hataları görmezden gelmek, hem güvenlik açığı yaratır hem de bir sorumluluktan kaçınmaktır. Bu yüzden bu seçenek yanlıştır.
  • b) Bir toplumdaki kişilerin birbirlerine karşı davranışlarıyla trafik ortamındaki davranışlarının farklı olduğunu: Trafik adabı, tam tersine, bir kişinin toplum içindeki saygılı ve olumlu davranışlarını trafik ortamına da taşıması gerektiğini savunur. İyi bir insan, iyi bir sürücü olmalıdır ilkesine dayanır. Bu seçenek, trafik adabının çözmeye çalıştığı bir sorunu, adabın bir ilkesiymiş gibi sunduğu için yanlıştır.
  • c) Öfkeli araç kullanmaya eğilimli olmak ile saldırgan sürücülük davranışlarının birbirleriyle ilişkili olmadığını: Bu ifade hem psikolojik olarak hem de trafik adabı açısından yanlıştır. Öfke kontrolü, trafik adabının en önemli unsurlarından biridir. Öfke, doğrudan saldırgan sürücülük davranışlarına (yakın takip, makas atma, sürekli korna çalma) yol açar. Bu ikisi arasında çok güçlü bir ilişki vardır ve trafik adabı bu ilişkinin tehlikelerinin farkında olmayı gerektirir.

Özetle, trafik adabı, sürücünün trafik kurallarını bir zorunluluk olarak değil, ortak güvenliği sağlamak için benimsenmiş bir sorumluluk olarak görmesini sağlar. Bu nedenle, kuralların her koşulda uygulanıp uygulanmayacağını belirleyen en önemli faktör sürücünün sahip olduğu trafik adabıdır.

Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. SINAVI BİTİR
0/50
Geri dön
Tamamlananlar işaretlendi.
12345
678910
1112131415
1617181920
2122232425
2627282930
3132333435
3637383940
4142434445
4647484950
Son
Geri dön

EHLİYET SINAVLARI